Ciro primi; satıcılar tarafından, belirli dönem veya şartların gerçekleşmesine bağlı olarak (satış primi, hasılat primi, yıl sonu ıskontosu gibi adlarla anılan)kendisinden sürekli mal alımında bulunan alıcılara sağlanan menfaatlerdir. vergi kanunlarımızda bu türden yapılan ıskontolar için ciro primi ifadesi kullanılmamış olup; ciro primini de kapsayan kanuni düzenlemelere ıskonto başlığı altında yer verilmiştir.
Maliye Bakanlığı 19.01.2012 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 116 Seri No.lu KDV Genel Tebliği ile ciro primleri ile ilgili geçmişte verdiği görüşünü değiştirmiştir. Söz konusu Tebliğ’in “6.2. Fatura ve Benzeri Belgelerde Ayrıca Gösterilmeyip, Yıl Sonlarında, Belli Bir Dönem Sonunda ya da Belli Bir Ciro Aşıldığında Yapılan Iskontolar” başlıklı bölümü aşağıdaki gibidir:
Fatura ve benzeri belgelerde ayrıca gösterilmeyip, yıl sonlarında, belli bir dönem sonunda ya da belli bir ciro aşıldığında (satış primi, hasılat primi, yıl sonu ıskontosu gibi adlarla) yapılan ıskontolar esas itibariyle, asıl işleme ilişkin KDV matrahının değişmesi sonucunu doğurmaktadır. Dolayısıyla, KDV matrahında değişiklik vuku bulduğu bu gibi durumlarda KDV Kanunu’nun 35. maddesine göre düzeltme yapılması gerekmektedir. Bu itibarla, fatura ve benzeri vesikalarda gösterilmeyip belli bir dönem sonunda ya da belli bir ciro aşıldığında yapılan ıskontolar nedeniyle KDV matrahında değişiklik vuku bulduğu hallerde düzeltme işlemi, alıcı tarafından satıcı adına bir fatura ve benzeri belge düzenlenmek ve bu amaçla düzenlenecek belgede, KDV matrahında değişikliğe neden olan ıskonto tutarına ilk teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu işlem için geçerli olan KDV oranı uygulanmak suretiyle yapılacaktır.”
Ciro primi ile ilgili olarak 116 Seri No.lu KDV Genel Tebliği’nde yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere Maliye Bakanlığı ciro primi ile ilgili olarak kabul ettiği, “sunulan bir hizmetin karşılığı olarak genel oranda katma değer vergisine tabi olması gerektiği” düşüncesini bırakmıştır. Artık ciro primi; Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 35. maddesi kapsamında asıl işleme ilişkin KDV matrahının değişmesi sonucunu doğuran bir işlem olarak kabul edilecektir. Bu görüş değişikliğinin sonucu olarak, ciro primini hak eden alıcı firma satıcı adına iskonto tutarı kadar faturayı düzenleyecek ve bu faturada iskontoya esas olan mal ya da hizmetin geçerli olduğu oranla KDV hesaplayacaktır. Eğer ciro primi mal teslimi şeklinde ise, satıcı firma ciro primi niteliğindeki mal teslimleri için bedelli fatura düzenleyecek, iskonto ya da primi hak eden alıcı firma ise satıcı adına aynı tutarda fatura düzenleyerek, bu faturada iskontoya esas olan mal ya da hizmetin geçerli olduğu oranla KDV hesaplayacaktır.
T.C. Gelir İdaresi Başkanlığı İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü 19/02/2015 tarihli 39044742-KDV.1-293 nolu özelgesinde
yurt dışından ithal ettiği ham maddeleri Türkiye’deki ve yurt dışındaki müşterilere sattığı, üretim faaliyetinde bulunmadığı, malların bedelini ve ithalde ödenmesi gereken katma değer vergisi ve diğer yükümlülükleri ödeyerek malların fiili ithalatını yaptığı, yapılan ithalatın genellikle mal mukabili olduğu, distribitör ya da acente şeklinde faaliyette bulunmadığı, ithalatı yapılan mallar ile ilgili olarak yıl sonlarında bazen fiyat farkına istinaden bazen de ithal edilen malların miktarına ilişkin olarak ihracatçı firmaların şirketinize fiyat indirimleri sağladıkları, bu fiyat indirimlerinin ihracatçı firmalar tarafından düzenlenen “Debit Note” denilen bir fatura ile şirketiniz hesaplarına nakit olarak gönderildiği, bu şekilde gelen tutarların şirketiniz tarafından 649 numaralı hesaba (Diğer olağan gelir ve kârlar hesabı) gelir olarak kaydedildiği belirtilerek; bu işlem için şirketinizce fatura düzenlemesi gerekip gerekmediği ile fatura düzenlenmesi durumunda KDV hesaplanıp hesaplanmayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.
Özelgede cevaben şöyle denmektedir; Bu düzeltme işlemi, matrahta değişikliğin vuku bulduğu vergilendirme dönemine ait KDV beyannamesinde fazladan indirilen tutar, “ilave edilecek KDV” satırında beyan edilmek suretiyle yapılacak olup, tarafınıza gönderilen “debit note” belgesine istinaden yurt dışındaki satıcı firmaya katma değer vergisi ihtiva etmeyen bir fatura düzenlemeniz ve bu faturayı da kayıtlarınıza intikal ettirmeniz gerekmektedir. Öte yandan, düzeltme sonucu “ilave edilecek KDV” satırında beyan edilen KDV tutarının indirim hesaplarına alınması mümkün bulunmaktadır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinin birinci fıkrasında, “Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.” hükmü yer almaktadır. Söz konusu kayıtların ise mezkûr Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan, fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu şeklindeki belgelerden herhangi birisi ile tevsik edilmesi gerekmektedir. Buna göre, üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait kayıtlar vesikalara dayanılarak tevsik edilecektir. Alacak ve borç notu “credit note-debit note” uluslararası ticaret yapan şirketlerce ticarette öngörülmeyecek şekilde ortaya çıkan maliyete ilişkin unsurları karşılıklı olarak dengelemek amacıyla kullanılan notlardır. Bu notlar, genellikle firmalar tarafından fiyat farklılıklarına ilişkin birer düzeltme aracı olarak kullanıldığı gibi, satıcı tarafından alıcıya ticari, lojistik, teknik talepler, komisyon ve indirim gibi nedenlerle de gönderilir. Buna göre, yurt dışındaki satıcı tarafından satılan mal miktarına veya fiyat farkına istinaden yurt içindeki alıcı adına fiyat indiriminde bulunması durumunda alınan mal veya hizmetin fiyatı azalacak, dolayısıyla alıcının yurt dışındaki satıcıya olan borcu da azalarak geliri artmış olacaktır. Bu durumda yurt içindeki alıcı firmanın yurt dışındaki firma adına fatura düzenlemesi gerekmektedir. Ayrıca, yurt dışındaki müşterinin credit note düzenlemesi mümkün olmakla beraber kayıtların vergi mevzuatına göre tevsiki açısından faturanın düzenlenmesi zorunluluğu ortadan kalkmamaktadır. Öte yandan, tüm tevsik edici belge ve yazışmaların muhafazasının ve gerektiğinde ibraz edilmesinin şart olduğu tabiidir.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 35 inci maddesine göre; malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik vuku bulduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükellef, bunlar için borçlandığı vergiyi; bu işlemlere muhatap olan mükellef ise indirme hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vuku bulduğu dönem içinde düzeltecektir. Ayrıca, fatura ve benzeri belgelerde ayrıca gösterilmeyip, yıl sonlarında belli bir dönem sonunda ya da belli bir ciro aşıldığında yapılan iskontolar nedeniyle işlemlerin matrahında değişiklik vuku bulması halinde ne şekilde hareket edileceğine yönelik açıklamalara 26/4/2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin (III/C-6.1.) numaralı bölümünde yer verilmiştir. Buna göre, fiili ithal tarihinden sonra yurtdışındaki firmanın alış iskontosu nedeniyle tarafınıza göndereceği “debit note” belgesine istinaden lehinize bir fiyat indirimi yapılması durumunda, yapılan indirimler nedeniyle işlemin matrahında değişiklik vuku bulmakta olup, bu değişikliğin Kanunun 35 inci maddesi hükümlerine göre düzeltilmesi gerekmektedir. Bu itibarla, söz konusu malların ithali sırasında ödenen KDV tutarlarının indirim konusu yapıldığı hususu da dikkate alınarak, mal bedelinde meydana gelen değişikliğe paralel olarak indirim tutarları da düzeltilecektir.