“İnsan sevgiyle, devlet vergiyle ayakta durur”
İşletmeler ticari faaliyetlerde kazançlarını maksimize, maliyetlerini de minimize etmek isterler. Vergi ise; işletmenin karını azaltan bir maliyet olarak görülür. Evet; vergiler, mükellefler üzerinde değişik boyutlarda maddi anlamda yük oluştururlar. Mükellefler de üzerilerinde oluşan vergi yükünün büyüklüğüne göre tepkiler geliştirirler. Bu tepkiler bazen suç oluştururken, bazen suç oluşturmayacak nitelikte davranışlar olarak ortaya çıkabilir. Mükellefin vergi yüküne bağlı olarak gösterdiği tepkilerden üç tanesi;
- Vergi kaçakçılığı (Vergi kaçırma)
- Vergiden kaçınma
- Vergi avantajları şeklindedir
Mükelleflerin vergi yükü karşısında gösterecekleri tepki genellikle gelirine, kişiliğine ve ahlakına bağlı olduğu kadar, sosyal ve kültürel çevrelerine, verginin türüne, miktarına veya oranına bağlı olarak değişebilmektedir.
Vergi kaçakçılığı, vergi baskısına karşı yasa dışı ve riskli bir tepkidir. Çünkü yapılan denetimler sonucu mükellefin vergi kaçırdığı anlaşılırsa duruma göre ceza verilir. Ödenmesi gereken vergiyi, yasada belirtilen davranışlarla yasaya aykırı bir surette hiç ödememek veya eksik ödemek vergi kaçakçılığı olarak nitelendirilir. Vergi kaçırma suçtur ve çeşitli cezai yaptırımları vardır. Hatta türüne göre hapis cezası bile uygulanabilmektedir.
Hepimizin bildiği gibi; sağlıklı bir sosyal, siyasal ve ekonomik düzen kurabilmenin temel şartlarından birisi toplumda yasadışı yollardan elde edilen gelirlerin ve vergi kayıplarının ekonomi içindeki payının mümkün olan en alt düzeye çekilmesidir. Ekonomik ve mali göstergeler bireyler ve şirketler için ne kadar önemli ise devlet hayatı için de en az o kadar önemlidir.
Bu konunun bir başka açıdan önemini ise ülkemizin bütçesine baktığımızda görmekteyiz 2010 yılı TC Bütçesinde bütçe gelirlerinin % 90.35’i vergi gelirlerinden sağlanmaktadır. Buda bizi şu sonuca ulaştırmaktadır; hükümetler hizmet yapabilmek, devlet işlerliğini devam ettirebilmek için vergi konusuna gereken önemi vermek zorundadır.
Medyayı takip eden ve vergi ile ilgilenen herkesin bilgi sahibi olduğu gibi son yıllarda vergi kanunlarımızda kayıt dışının kontrol altına alınması, vergi kaçırmanın engellenmesi için sürekli yeni müesseseler, kontrol mekanizmaları oluşturulmaktadır.
Çünkü; değişen kamu gereksinimlerinde giderek çoğalan artış, kamu harcamalarında da aynı oranda artışa neden olmaktadır. Değişen çağın şartları gelişmelerle beraber insan ihtiyaçlarının da çeşitlenmesi ve artmasını beraberinde getirmiştir ve bu artış kamu hizmet ve harcamalarındaki artışa neden olmaktadır. Kamu harcamalarının da en sağlıklı kaynağının vergiler olduğu inkar edilmez bir gerçektir. Vergi, devletlerin cebren ve karşılıksız olarak kamu giderlerini karşılamak üzere vatandaşlarından karşılıksız olarak aldığı ekonomik değerdir. Sonuç olarak; devlet artan bu kamu harcamaları karşısında daha fazla kaynağa ihtiyaç duymakta, dolayısıyla kamu gelirleri içinde önemli bir paya sahip olan vergi gelirlerinde artış ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle vergi kaybını kontrol mekanizmaları artmaktadır
Bununla alakalı daha önceki makalelerimiz de kısa bilgiler vermiştik devlet kamuoyunda torba yasa diye isim bulan, yasa ile vergi mükelleflerine gel geçmişini temizle ve beyaz bir sayfa aç mesajını vermiştir. Bu aynı zamanda bundan sonra artık kayıt dışı konusunda müsamahalı olunmayacağının göstergesidir Yine görülüyor ki, devlet yeni yasalarla, projelerle vergi kaçırmanın önünü kesecek tüm çalışmaları yapmaktadır.
Buraya kadar aktardığımız kısa bilgilerden sonra şu sonuca ulaşıyoruz; evet vergi yükü ağır olabilir ve iş adamları, vergi sorumluları vergi kaçırmayı işletmelerinin finansmanı için bir kaynak olarak görebilirler. Ancak, yukarıda da söylediğimiz gibi bu yöntem artık hem çok riskli hem de uygulanması işletmelerin hayatiyetine zarar verebilecek tehlikeli bir süreçtir.
Devlet açısından baktığımızda; vergiyi ödeme gücü üzerinden değil, ödemek istediği miktar üzerinden ödeyen mükellef yapısı gayrisafi yurt içi hasılaya göre kayıt dışını ülkemizde her geçen gün büyütmektedir. İşletmelerimiz açısından baktığımızda ise vergi kaçırma müessesine müracaat etmelerini; tamamen kendi geleceklerini ipotek altına almak olarak adlandırabiliriz.
Vergi kaçırmak yerine; tamamen yasal olan vergi avantajlarını veya vergiden kaçınma müessesini kullanarak doğru vergi planlaması yapmanın artık işletmeler ve devlet için en önemli yöntem olduğu düşüncesindeyim. Gerek gerçek, gerekse tüzel kişilerce devlete daha az vergi vermek için vergi kaçırma yerine; kanunların müsaade ettiği ve avantaj olacak unsurların kullanılması en doğal ve doğru yoldur.
Bu yöntem ulusal ve uluslararası yasaların, vergi anlaşmalarının izin verdiği çerçevede, bir plana bağlı olarak şekillendirildiği takdirde her iki taraf da kazançlı çıkacaktır. İlk bakıldığı anda işletmelerin yararına ama vergi gelirlerinde azalma gibi görünen bu durum uzun ve planlı vadede devlete düzenli vergi ödeyen mükelleflerin sayısında artış sağlayacağı için aynı zamanda vergi gelirlerini de arttıracaktır.
Evet, vergi ödeyenlerin; vergiden kaçınma ve vergi avantajlarını kullanma hakları vardır. Ve bu hakları tamamen yasal ve risksiz bir yöntemdir.
Bunun için işletmeler ciddi bir vergi planlaması yapmak zorundadırlar. Vergi Planlaması (İşletme Vergiciliği), işletme üzerinde oluşacak vergi yükünü en aza indirmek için mükelleflerin ulusal ve uluslararası hukuk ve vergi yasalarının boşluklarından yararlanarak, bunları en akılcı biçimde kullanıp vergi yüklerini azaltma çabaları olarak tanımlanabilir.
Buda, kendini yetiştirmiş vergi mevzuatlarımıza hakim değişiklikleri takip eden bir meslek grubu karşımıza çıkarmaktadır; vergi planlamacısı.
Vergi planlamacısının işi, işletmelerin mali işlemlerini vergi sonrası gelirleri artıracak şekilde yeniden yapılandırılmaya yöneltmesidir. Vergi planlamacısının işletmelerin, üzerlerindeki vergi yükünü dikkate alarak, kurumsal bir vergi politikası üretip izlemesi, her yılın sonunda kazanç – vergi hesaplaması yerine, gelecek yılların faaliyetlerini ve üzerlerindeki vergi yükünü önceden hesaplayabilecekleri ciddi bir vergi planlamasına yönelmesi ve yasal vergi tasarrufu haklarını kullanması gayet doğaldır.
İşletmelerimizin ve vergi mükellefi iş adamlarımızın danışmanlarını artık vergi planlaması konusunda sıkıştırmaları ve bu konuya önem vermeleri gerekmektedir. Kullanılabilir bilginin ekonomik değer taşıdığı düşüncesiyle; vergi avantajlarını kullanmak varken, vergi kaçırma yüzünden kanunlardaki o ağır yaptırımlarla karşı karşıya kalınmamasına, aynı zamanda hem işletmenin hem de devletin zarara uğratılmaması gerekliliğine inanıyorum. Gelecek yazılarımda vergi kanunlarımız açısından kullanılabilecek avantajları ayrıntılı anlatacağım.