6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 48. maddesinde ele alınan tecil ve taksitlendirme konusu; amme alacağının korunması yanında, amme alacağının devamının tahakkukuna ve tahsiline imkan tanımak amacıyla yazılı olarak istenmesi, teminat verilmesi ve en önemlisi, “çok zor durum halinde bulunması” ile birlikte, amme borçlusun iyi niyetinin görülmesi halinde, amme borçlusunu da koruyan ve kollayan hükümler getirmektedir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 48. maddesi Tecil hususunu anlatmaktadır. Bu maddeye bakacak olursak;
Amme borcunun vadesinde ödenmesi veya haczin tatbiki veyahut haciz olunmuş malların paraya çevrilmesi amme borçlusunu çok zor duruma düşürecekse, borçlu tarafından yazı ile istenmiş ve teminat gösterilmiş olmak şartıyla, alacaklı amme idaresince veya yetkili kılacağı makamlarca; amme alacağı 36 ayı geçmemek üzere ve faiz alınarak tecil olunabilir.”
Amme borçlusunun alacaklı tahsil daireleri itibarıyla tecil edilen borçlarının toplamı elli bin Türk Lirasını (bu tutar dahil) aşmadığı takdirde teminat şartı aranılmaz. Bu tutarın üzerindeki amme alacaklarının tecilinde gösterilmesi zorunlu teminat tutarı elli bin Türk Lirasını aşan kısmın yarısıdır. Bakanlar Kurulu bu tutarı on katına kadar artırmaya, yarısına kadar indirmeye, yeniden kanuni tutarına getirmeye ve alacaklı amme idareleri itibarıyla, bu hadler arasında farklı tutar belirlemeye yetkilidir.
Borcunun tecilini talep eden, ancak talepleri uygun görülmeyerek reddedilen borçlular, söz konusu borçlarını reddin tebliği tarihinden itibaren idarece 30 güne kadar verilebilecek ödeme süresi içinde ödedikleri takdirde, bu amme alacağı ödendiği tarihe kadar faiz alınmak suretiyle tecil olunur. Tecil salahiyetini kullanacak ve bu salahiyeti devredecek olanlar, devlete ait amme alacaklarında ilgili vekiller, vilayet hususi idarelerine ait amme alacaklarında valiler, belediyelere ait amme alacaklarında belediye reisleridir.
Haciz yapılmışsa hacizli mal, değeri tutarınca teminat yerine geçer. Tecil edilen amme alacakları ile ilgili olarak daha önce tatbik edilen ve borcun tamamını karşılayacak değerde olan hacizler, yapılan ödemeler nispetinde kaldırılır ve buna isabet eden teminat iade edilir. Ancak, hacizli malların değeri tecil edilen borç tutarından az, zorunlu teminat tutarından fazla olması halinde, tatbik edilen hacizler, tecil şartlarına uygun olarak yapılan ödemeler neticesinde kalan tecilli borç tutarı, hacizli mal değerinin altına inmediği müddetçe kaldırılmaz.
Tecilli borca karşılık alınan teminat ise, tecil şartlarına uygun olarak yapılan ödemeler neticesinde kalan tecilli borç tutarının zorunlu teminat tutarının altına inmesi durumunda, yapılan ödemeler nispetinde kaldırılır.
Tecil salahiyetini kullanacak ve bu salahiyeti devredecek olan makamlar, tecil edilecek amme alacaklarını tür ve tutar olarak belirlemeye, amme borçlusunun faaliyetine devam edip etmediğini esas alarak, tecil edilecek alacakları tespit etmeye, tecilde taksit zamanlarını ve diğer şartları tayin etmeye, ayrıca 213 sayılı Kanuna göre doğal afetler nedeniyle ilan edilen mücbir sebep hali kapsamındaki amme borçlularının, mücbir sebep halinin sona erdiği tarihe kadar ödemeleri gereken amme borçları ile, mücbir sebep nedeniyle ödeme süreleri ertelenen amme borçlarını faiz alınmaksızın veya yürürlükteki faiz oranından daha düşük faiz oranıyla tecil etmeye yetkilidir.
Tecil şartlarına riayet edilmemesi, değerini kaybeden teminatın veya hacizli malların tamamlanmaması veya yerlerine başkalarının gösterilmemesi hallerinde, amme alacağı muaccel olur. Tecil edilen amme alacağının gecikme zammı tatbik edilmeyen alacaklardan olması halinde, ödenen tecil faizleri iade veya mahsup edilmez.
Amme alacağının aşağıda belirtilen iki halde tecili mümkün değildir:
Vergi Usul Kanununun 371. maddesi uyarınca; pişmanlıkla yapılacak beyana dayanan vergi asli ve pişmanlık zamları tecil edilemez. Çünkü pişmanlık hükümlerinden yararlanmanın temel şartı; borcun zamanında ödenmesidir. Bu nedenle, pişmanlık hükümlerine tabi olan amme alacaklarının tecili söz konusu değildir.
Tecil işleminin uygulanamayacağı bir diğer amme alacağı ise, Vergi Usul Kanununun 376. maddesi uyarınca ceza indiriminden yararlanılan hallerdir. Çünkü vadesinde ödeme yapılması halinde ancak ceza indirimi uygulanmaktadır. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48. maddesine ilişkin açıklamalar, 1 nolu Tahsilat Genel Tebliğinin Birinci Kısım Dördüncü Bölüm “I. Tecil” alt başlıklı bölümünde yapılmıştır.
Tecil Edilmeyecek Alacaklar Aşağıdaki listede belirtilen alacaklar tecil edilemez. Bunlar; Fakat Maliye Bakanlığının amacı kamu alacakları yüzünden mükellefi sıkıştırıp yok etmek değildir. Mükellefin kamu borçları yüzünden çalışamayacak hale gelmemesi için yukarıda saydığım birçok vergi borcunu tecil ederek mükellefi korumaktadır. Kamu borçları içinde yine yukarıda saydığım bazı borçlar tecil edilemeyen borçlar içerisinde sayılmıştır. Bu borçlar içerisinde; vergi mükelleflerinin en büyük borçlu olduğu kalem olan Katma Değer Vergisinin yapılandırılmasına da 20.06.2016 tarihinde yayınladığı 2016/2 Tahsilat İç Genelgesi ile Gelir İdaresi Başkanlığı 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48 inci maddesinin altıncı fıkrasında, tecil salahiyetini kullanacak ve bu salahiyeti devredecek olan makamlar için; ilgili mevzuat kapsamında belirlenen diğer şartların sağlanması koşuluyla, Katma Değer Vergisinin müracaat tarihinden itibaren 6 ayı geçmeyecek şekilde, azami 6 taksitte tecil ve taksitlendirilmesi imkanı getirilmiştir.
Amme borçlusunun borcunu ödemesi halinde, işini devam ettiremeyecek ve işini tasfiye edecek duruma geleceği anlaşılabiliyorsa, çok zor durum hali oluşmuş demektir. Tecil ve taksitlendirme talebinde bulunan borçluların çok zor durumda olup olmadıklarının tespitinde; aşağıda belirtilen likidite oranları kullanılacak ve bu oranlar sonucunda tespit edilen “çok zor durum” derecesine uygun olarak tecil süreleri belirlenecektir. -Bilanço esasına göre defter tutan borçluların çok zor durum halinin tespitinde kullanılacak formül; Likidite Oranı = Dönen Varlıklar – Stoklar İşletme hesabı esasına göre defter tutan borçluların çok zor durum halinin tespitinde kullanılacak formül ise; Likidite Oranı = Kasa + Banka + Kısa Vadeli Alacaklar şeklindedir. Buna göre; Borçlunun Vergi Dairesi’ne olan borçları kısa vadeli borç olarak değerlendirilir. İşletme hesabı esasına göre defter tutan borçluların tecil talepleri değerlendirilirken, borçlu tarafından Vergi Dairesi’ne olan borcunun kısa vadeli borçlara dahil edilip edilmediğine dikkat edilecektir.
Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar
Kısa Vadeli Borçlar
Benzer Yazılar