Ana Sayfa / Makaleler / Dar Mükelleflerin Kurumlarda Vergilendirilmesi

Dar Mükelleflerin Kurumlarda Vergilendirilmesi

Sermaye Şirketleri, kooperatifler, iktisadi kamu kuruluşları, dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmeler ve iş ortaklıklarının kazançları kurumlar vergisinin konusunu oluşturmaktadır. Kurumlar Vergisi Kanununda mükellefler bu vergi açısından tam mükellef kurumlar ve dar mükellef kurumlar şeklinde ikili bir ayırıma tabi tutulmuşlardır. Kanuni merkezi yada iş merkezi Türkiye’de bulunan kurumlar tam mükellef kurum kabul edilmekte olup, bunlar gerek Türkiye’de ve gerekse yurt dışında elde ettikleri kazançların tamamı üzerinden vergilendirilmektedir.

Buna karşılık hem kanuni merkezi hem de iş merkezi Türkiye dışında bulunan kurumlar ise dar mükellef kurum sayılmakta olup, dar mükellef kurumlar sadece Türkiye’de elde ettikleri kazançlar üzerinden kurumlar vergisi kapsamına girmektedir. Kanuni merkez; vergiye tabi kurumların kuruluş kanunlarında, tüzüklerinde, ana statülerinde veya sözleşmelerinde gösterilen merkezdir. İş merkezi ise; iş bakımından işlemlerin fiilen toplandığı ve yönetildiği merkezdir.

Aşağıda sayılan dar mükellef kurumlar Kurumlar Vergisi Kanunu kapsamına girecektir:

  • Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş olan anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit Şirketlere benzer nitelikteki yabancı kurumlar,
  • Sermaye Piyasası Kurulunun düzenleme ve denetimine tabi fonlara benzer yabancı fonlar,
  • Yabancı kooperatifler,
  • Yabancı devletlere, yabancı kamu idare ve kuruluşlarına ait veya bağlı olup, yukarıda sayılanlar dışında kalan ticari, sınai ve zirai işletmeler,
  • Yabancı dernek veya vakıflara ait veya bağlı olup faaliyetleri devamlı bulunan ve sermaye Şirketi yada kooperatifler dışından kalan ticari, sınai ve zirai işletmeler. ( Kurumlar Vergisi açısından sendikalar dernek, cemaatler ise vakıf sayılır)

Dar Mükellef Kurumların Kazançlarının Vergilendirilmesi Ne Şekilde Olacak?

Dar mükellef kurumların Türkiye’de elde ettikleri kazançlar 3 şekilde kurumlar vergisine tabi tutulur:

  1. Yıllık Beyan; Tam mükellef kurumlar gibi hesap dönemi kazançlarına ilişkin olarak yıllık beyanda bulunulur. Bu durum, esas itibariyle iş yeri ya da daimi temsilci vasıtasıyla elde edilen kazançlar için söz konusudur.
  2. Özel Beyan; Dar mükellefiyete tabi olan yabancı kurumların vergiye tabi kazancının Gelir Vergisi Kanununda yazılı diğer kazanç ve iratlardan (değer artış kazançları ile arızi kazançlar) ibaret bulunması halinde, yabancı kurum veya Türkiye’de adına hareket eden kimse, bu kazançları elde edilme tarihinden itibaren 15 gün içinde ilgili vergi dairesine beyanname ile bildirmek zorundadır. Kısaca; özel beyan kapsamına Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 80. maddesinde düzenlenen değer artış kazançları ile aynı yasanın 82. maddesinde düzenlenen arızi kazançlar girmektedir.

 Bunlara örnek olarak; menkul kıymetlerin, ortaklık hisselerinin, gayrimenkullerin ve gemilerin elden çıkarılmasından doğan kazançları, terk edilen bir ticari işletme ile ilgili olarak daha sonra elde edilen kazançları, arızi olarak yapılan ticari veya serbest meslek işlerinden sağlanan kazançları, gayrimenkul tahliyesi yada kiracılık hakkının devri sonucu elde edilen tazminatları gösterebiliriz. Telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvanı, marka ve benzeri gayri maddi hakların satışı, devir ve temliki karşılığında alınan bedeller özel beyan kapsamı dışında tutulmuştur. Ancak, yukarıda özel beyan kapsamına girdiği belirtilen kazançların ticari işletmeye bağlı olarak elde edilmesi halinde yıllık beyana dahil olacaklarından ayrıca özel beyan söz konusu olmayacaktır. Diğer kazanç ve iratlara ilişkin olarak Türkiye’ye bizzat getirilen nakdi veya ayni sermaye karşılığında elde edilen menkul kıymetler ile iştirak hisselerinin elden çıkarılması sırasında oluşan kur farkı kazancına dair hükümler hariç olmak üzere, Gelir Vergisi Kanununda yer alan vergilendirmeme hususundaki istisna, kayıt, şart ve sürelere ait sınırlamalar dikkate alınmaz. Dar mükelleflerin, yabancı sermaye mevzuatına göre ilgili mercilerden izin almak suretiyle, Türkiye’ye bizzat getirdikleri nakdi veya ayni sermaye karşılığında iktisap ettikleri menkul kıymetler ile iştirak hisselerini elden çıkarmalarından doğan değer artışı kazançlarının hesabında, kur farkından doğan kazançlar dikkate alınmaz. şu kadar ki, bu mükelleflerin Türkiye’de elde ettikleri kazançların, münhasıran bu menkul kıymet veya iştirak hisseleri dolayısıyla elde edilen menkul sermaye iratlarından ve bu kıymet veya hisselerin elden çıkarılmasından doğan değer artışı kazançlarından ibaret olması şarttır. Bu mükelleflerin, Türkiye’de menkul kıymet alım satımıyla devamlı olarak uğraşmaları halinde, kur farkından doğan kazançlar da ticari kazancın hesabında dikkate alınır. Kur farkından doğan kazançların hesabında, menkul kıymet veya iştirak hisselerinin iktisabına tahsis edilen yabancı sermayenin bu kıymet veya hisselerin iktisap tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz alış kuruna göre hesaplanan Türk Lirası karşılığı ile bu kıymet veya hisselerin elden çıkarılması tarihindeki aynı miktar yabancı sermayenin Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz alış kuruna göre hesaplanan Türk Lirası karşılığı arasındaki fark esas alınır. Dar mükellefiyete tabi yabancı kurumların vergisi, bunlar hesabına Türkiye’deki müdür veya temsilcileri; müdür veya temsilcileri mevcut değil ise kazanç ve iratları yabancı kuruma sağlayanlar adına tarh olunur. Görüldüğü gibi, kazanç ve iratları yabancı kuruma sağlayanlar adına vergi tarhı söz konusu olabilmektedir. Öte yandan; yabancı kurum adına işlem yapan tam mükellef gerçek kişilerin ya da kurumların da “temsilci” sıfatıyla tarhiyata muhatap olacaklardır. Bu şekilde işlem yapan kişi ya da kurumların konuya özellikle dikkat etmeleri önem taşımaktadır.

Özel beyan zamanı tayin olunan gelirlerle ilgili kurumlar vergisi beyannamesi;

  1. Taşınmazların elden çıkarılmasından doğan diğer kazanç ve iratlarda taşınmazın bulunduğu,
  2. Taşınırların ve hakların elden çıkarılmasından doğan diğer kazanç ve iratlarda mal ve hakların Türkiye’de elden çıkarıldığı,
  3. Ticari veya zirai bir işletmenin faaliyetinin durdurulması veya terk edilmesi karşılığında elde edilen diğer kazanç ve iratlarda işletmenin bulunduğu,
  4. Arızi olarak ticari işlemlerin yapılmasından veya bu nitelikteki işlemlere aracılıktan elde edilen kazançlar ile arızi olarak yapılan serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla elde edilen kazançlarda faaliyetin yapıldığı,
  5. Arızi olarak Türkiye ile yabancı ülkeler arasında yapılan taşımacılık faaliyetlerinden elde edilen kazançlarda yolcu veya yükün taşıta alındığı,
  6. Zarar yazılan değersiz alacaklarla karşılık ayrılan şüpheli alacakların tahsili dahil olmak üzere terk edilen işlerle ilgili olarak sonradan elde edilen diğer kazanç ve iratlar ile ticari, zirai veya mesleki bir faaliyete hiç girişilmemesi veya ihale, artırma ve eksiltmelere iştirak edilmemesi karşılığında elde edilen diğer kazanç ve iratlarda ödemenin Türkiye’de yapıldığı,
  7. Diğer hallerde Maliye Bakanlığınca belirlenen, yerin vergi dairesine kazancın elde edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde verilir. Özel beyannameyle bildirilen kurumlar vergisi beyanname verme süresi içinde ödenir.
  8. Gelir Vergisi Kanunu’na 5281 sayılı Kanunla eklenen geçici 67. maddede bazı yatırım araçlarından 2006 yılı başından itibaren elde edilecek gelirlerin vergilendirilmesine yönelik düzenlemeler yapılmıştır. Geçici 67. maddede ve konuyla ilgili genel tebliğlerde dar mükellef kurumları da ilgilendiren düzenlemeler mevcuttur.

Özel beyan açısından bakıldığında;

  • Dar mükellef kurumların geçici 67. maddeye göre tevkif ata tabi tutulsun tutulmasın Hazine tarafından yurt dışında ihraç edilen menkul kıymetlerden (eurobond) sağladıkları kazanç ve iratlar için özel beyanname verilmeyecektir.
  • 2006 yılından önce ihraç edilmiş olan tahvil ve hazine bonolarının elden çıkarılması suretiyle elde edilecek gelirler, dar mükellef kurumlar tarafından özel beyanname ile beyan edilecektir. Söz konusu menkul kıymetlerin elde tutulma sürecinde elde edilen gelirlerinin de bu beyannameye dahil edilmesi zorunludur. ( Bu şekilde elde edilen gelirler, vergilendirilme açısından geçici 67. madde kapsamına girmemektedir.)
  • 2006 yılından önce iktisap edilmiş olan menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlanan gelirler, dar mükellef kurumlar tarafından özel beyanname ile beyan edilecektir. ( Bu şekilde elde edilen gelirler, vergilendirilme açısından geçici 67. madde kapsamına girmemektedir.)
  • Dar mükellef kurumların 2006 öncesinde iktisap ettikleri depo sertifikalarıyla ilgili gelirleri açısından da benzer bir açıklama 263 seri no’lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde mevcuttur. Öte yandan Kurumlar Vergisi Kanunu’nun geçici 1. maddesinin 3. fıkrası aşağıdaki şekildedir:
  • “Dar mükellef kurumların Türkiye’deki iş yerlerine atfedilmeyen veya daimi temsilcilerinin aracılığı olmaksızın elde edilen ve Gelir Vergisi Kanununun geçici 67 nci maddesi kapsamında kesinti yapılmış kazançları ile bu kurumların tam mükellef kurumlara ait olup İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında işlem gören ve bir yıldan fazla süreyle elde tutulan hisse senetlerinin elden çıkarılmasından sağlanan ve geçici 67 nci maddenin (1) numaralı fıkrasının altıncı paragrafı kapsamında vergi kesintisine tabi tutulmayan kazançları ve bu kurumların daimi temsilcileri aracılığıyla elde ettikleri tamamı geçici 67 nci madde kapsamında vergi kesintisine tabi tutulmuş kazançları için yıllık veya özel beyanname verilmez.” Geçici 67. madde (1) no’lu fıkrasının altıncı paragrafı uyarınca İMKB de işlem gören hisse senetlerinin 1 yıldan fazla süreyle elden tutulduktan sonra elden çıkarılması halinde doğan kazanç üzerinden anılan maddeye göre vergi tevkifatı yapılmayacaktır. 1 yıllık süre dolmadan elden çıkarılması halinde doğan kazanç üzerinden yapılacak tevkifatın oranı ise dar mükellef gerçek kişi ve kurumlar için halen % 0 dır. Bankalar yada aracı kurumlar vasıtasıyla alım satıma konu olmayan hisse senetlerinin el değiştirmesi geçici 67. madde kapsamına girmediğinden, bu kıymetlerin satışından doğan kazanç özel beyan kapsamına girebilecektir. 01.01.2006 sonrası ihraç edilmiş Devlet tahvili ve Hazine Bonosunun bankalar ve aracı kurumlar aracılığıyla elden çıkarılmasından doğan kazançlar Gelir Vergisi Kanununun geçici 67. maddesinin 1. fıkrasına göre vergi tevkifatına tabi olup, dar mükellef gerçek kişi ve kurumlar için halen geçerli olan tevkifat oranı % 0 dır. Bu kapsamda dar mükelleflerce elde edilecek kazançlar (Kurumlar Vergisi Kanununun yukarıda belirtilen geçici 1. maddesinin 3. fıkrası uyarınca) ayrıca Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre yıllık yada özel beyana dahil edilmeyecektir.

3. Kurumlar Vergisi Tevkifatı:

Dar mükellef kurumlara yapılan ödemelerden vergi tevkifatı yapılmasına ilişkin düzenlemeler Kurumlar Vergisi Kanununun 30. maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun geçici 67. maddesinde yer almaktadır. (Bazı yatırım fonlarının Kurumlar Vergisinden istisna kazançlarından ise dağıtılsın dağıtılmasın kurum bünyesinde Kurumlar Vergisi Kanununun 15. maddesinin 3. fıkrasına göre tevkifat yapılmaktadır.) Geçici 67. maddede çeşitli finansal araçlardan sağlanacak gelirlerin vergilendirilmesi düzenlemiş olup, geçici 67. maddeye göre vergilendirilen kazanç iratlar üzerinden ayrıca Kurumlar Vergisi Kanununun 30. maddesine göre tevkifat yapılması söz konusu değildir. Kurumlar Vergisi Kanununun 30. maddesine göre dar mükellef kurumlara yapılacak tevkifatın oranı esas itibariyle % 15 olarak belirlenmiştir. Bakanlar Kurulu vergi kesintisi oranlarını, gelir unsurları veya faaliyet konuları itibarıyla ayrı ayrı belirlemeye, sıfıra kadar indirmeye veya yukarıdaki fıkralarda belirtilen oranın bir katına kadar artırmaya yetkili kılınmıştır. Daha önce de değinildiği üzere, dar mükellef kurumların Türkiye’de elde edilmiş sayılan kazanç ve iratlarından vergi tevkifatı yapılacaktır. Türkiye’de elde edilmiş sayılmayan gelir unsurları ise vergiye tabi olmayacaktır.

3.1. Tevkifata Tabi Gelir Unsurları ve Tevkifat Oranları:

Yukarıda belirtilen hususlar çerçevesinde, dar mükellefiyete tabi kurumların aşağıdaki kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyenler veya tahakkuk ettirenler tarafından kurumlar vergisi kesintisi yapılacaktır.

  1. Birden Fazla Takvim Yılına Yaygın İnşaat Onarım İşleri Kapsamındaki Hakediş Ödemelerinde % 3 oranında kurumlar vergisi tevkifatı yapılacaktır.
  2. Serbest Meslek Kazançlarında Serbest meslek kazançları ile ilgili ödemelerden yapılacak (halen geçerli olan) tevkifat oranlarında tevkifat yapılacaktır.
  3. Gayrimenkul Sermaye İratlarında Gelir Vergisi Kanununun 70. maddesinde sayılan mal ve hakların kiraya verilmesinden elde edilen iratlar bu kapsamdadır. Bunlara örnek olarak; gayrimenkuller, gemi, motorlu araçlar, makine ve tesisatlardan elde edilen kiraları gösterebiliriz. Bazı gayri maddi hakların kirası da bu kapsamdadır. (Royalti, marka, patent, know how,telif hakkı kiraları gibi) Kiralarla ilgili halen geçerli olan tevkifat oranlarında tevkifat yapılacaktır
  4. Bazı Menkul Sermaye İratlarında Temettü (kar payı) ile yıllık yada özel beyanda bulunan kurumların vergi sonrası kazançları hariç Gelir Vergisi Kanununun 75. maddesinde sayılan menkul sermaye iratlarının dar mükellef kurumlara ödenmesinde Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 30. maddesinin 1. fıkrasının “ç” bendine göre kurumlar vergisi tevkifatı yapılacaktır. (Temettüler ile yıllık yada özel beyanda bulunan dar mükellef kurumların vergi sonrası kazançlarından ise Kurumlar Vergisi Kanununun 30. maddesinin farklı fıkralarına göre tevkifat yapılacak olup, bunlarla ilgili bilgilere aşağıdaki bölümlerde yer verilmiĢtir.) Ancak, bazı menkul sermaye iratları üzerinden Gelir Vergisi Kanununun geçici 67. maddesine göre tevkifat yapılmaktadır. Bu şekilde vergilendirilen gelirler üzerinden ayrıca Kurumlar Vergisi Kanununun 30. maddesine göre tevkifat yapılması söz konusu değildir.
  5. Bazı Gayrimaddi Hakların Satışında Ticari veya zirai kazanca dahil olup olmadığına bakılmaksızın telif, imtiyaz, ihtira, iĢletme, ticaret unvanı, marka ve benzeri gayri maddi hakların satışı, devir ve temliki karşılığında nakden veya hesaben ödenen veya tahakkuk ettirilen bedeller üzerinden kurumlar vergisi kesintisi yapılır.
  6. Temettü (Kar Payı ) Ödemelerinde Tam mükellef kurumlar tarafından, Türkiye’de bir iş yeri veya daimî temsilci aracılığıyla kâr payı elde edenler hariç olmak üzere dar mükellef kurumlara veya kurumlar vergisinden muaf olan dar mükelleflere dağıtılan ve Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde sayılan kâr payları üzerinden % 15 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılır. Karın sermayeye ilavesi kar dağıtımı sayılmaz. Kurumlar Vergisi Kanununun 15. maddesinin 3. fıkrası uyarınca tevkif yoluyla vergilendirilen kazançlar bu hükmün dışında tutulmuş, böylece kurumlar vergisinden istisna edilen bazı yatırım fonu ve ortaklıkları ile finansman fonlarının kazançlarının dağıtımı bu madde kapsamı dışında kalmıştır. ( 15/3. maddede bazı yatırım fon ve ortaklıklarının kurumlar vergisinden istisna kazançlarından dağıtılsın dağıtılmasın kurum bünyesinde tevkifat yapılması öngörülmüştür.)

Öte yandan; Gelir Vergisi Kanununun geçici 67. maddesinin 8. fıkrasına göre; SPK’na göre kurulan menkul kıymet yatırım fonları ve ortaklıkları, borsa yatırım fonları, konut finansman fonları ile varlık finansman fonlarının istisna kazançlarından halen % 0 vergi tevkifatı uygulanmaktadır. Bu kazançlardan Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre ayrıca tevkifat yapılmaz. (Geçici 67. maddenin 10. ve 15. fıkralarındaki geçiş dönemiyle ilgili özel düzenlemeler hariç.) Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde, kazancın elde edildiği tarih itibarıyla aralıksız en az bir yıl süreyle nakit varlıklar dışında kalan aktif toplamının %75 veya daha fazlası, kanuni veya iş merkezi Türkiye’de bulunmayan anonim veya limited şirket niteliğindeki şirketlerin her birinin sermayesine en az %10 oranında iştirakten oluşan tam mükellefiyete tabi anonim şirketlerin, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan yurt dışı iştirak hisselerinin elden çıkarılmasından doğan kurum kazançları kurumlar vergisinden istisna edilmiştir. Ayrıca, anılan bentte belirtilen tam mükellefiyete tabi anonim şirketlerin Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan şartları taşıyan iştirak kazançları da kurumlar vergisinden istisna edilmiştir. Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca, yukarıda yer verilen kurumlar vergisinden istisna edilmiş söz konusu kazançlardan, anonim veya limited şirket niteliğindeki dar mükellef kurumlara dağıtılan kâr paylarından yapılacak vergi kesintisi oranı anılan maddenin üçüncü fıkrası uyarınca uygulanacak olan oranın yarısını aşmayacaktır. ( % 7,5 luk sınır söz konusu)

  1. Sergi ve Panayır Kazançlarında Türkiye’de iş yeri ve daimi temsilcisi bulunmayan mükelleflerin, yetkili makamların izniyle açılan sergi ve panayırlarda yaptıkları ticari faaliyetlerden elde ettikleri kazançlar üzerinden, kurum bünyesinde kurumlar vergisi kesintisi yapılması gerekmektedir. Halen geçerli olan tevkifat oranı % 0 dır.
  2. Dar Mükellef Kurumların Ana Merkeze Aktardıkları Vergi Sonrası Kazançlarında Yıllık veya özel beyanname veren dar mükellef kurumların, indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancından, hesaplanan kurumlar vergisi düşüldükten sonra kalan kısımdan ana merkeze aktardıkları tutar üzerinden, kurum bünyesinde kurumlar vergisi kesintisi yapılması gereklidir. Halen geçerli olan tevkifat oranı % 15 tir.
  3. Vergi Cennetlerindeki Kurumlara Yapılan Ödemelerde: 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu ile yeni getirilmiş bir düzenlemedir. Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 30. maddesinin “7” no’lu fıkrası uyarınca; kazancın elde edildiği ülke vergi sisteminin, Türk vergi sisteminin yarattığı vergilendirme kapasitesi ile aynı düzeyde bir vergilendirme imkanı sağlayıp sağlamadığı ve bilgi değişimi hususunun göz önünde bulundurulması suretiyle Bakanlar Kurulunca ilan edilen ülkelerde yerleşik olan veya faaliyette bulunan kurumlara (tam mükellef kurumların bu nitelikteki ülkelerde bulunan iş yerleri dahil) nakden veya hesaben yapılan veya tahakkuk ettirilen her türlü ödemeler üzerinden, bu ödemelerin verginin konusuna girip girmediğine veya ödeme yapılan kurumun mükellef olup olmadığına bakılmaksızın % 30 oranında vergi kesintisi yapılır. Açıkçası, gerek 30. madde ve gerekse Kurumlar Vergisi Kanunu’ndaki kazanç tanımı ile birebir uyuşan bir hüküm değildir. Verginin konusuna girip girmediğine bakılmaksızın her türlü ödemeden, üstelik % 30 oranıyla vergi tevkifatı yapılacağının belirtilmiş olması daha ziyade bir vergi güvenlik müessesesi olarak ihdas edildiğinin göstergesidir. Emsaline uygun fiyatlarla satın alınan mal ve iştirak hisseleri için yapılan ödemeler, emsaline uygun fiyatlarla deniz ve hava ulaştırma araçlarının kiralanması için yapılan ödemeler ile yapılan işin tamamlanabilmesi bakımından zorunluluk arz eden geçiş ücreti, liman ücreti gibi ödemeler üzerinden yapılacak kesinti oranını; her bir ödeme türü, faaliyet konusu ya da sektör itibarıyla ayrı ayrı belirlemeye, sıfıra kadar indirmeye veya kanuni seviyesine kadar getirmeye Bakanlar Kurulu yetkili kılınmıştır. Yurtdışındaki finans kuruluşlarından temin edilen borçlanmalara ilişkin ana para, faiz ve kar payı ödemeleri ile sigorta ve reasürans ödemeleri üzerinden bu fıkra uyarınca vergi kesintisi dışında tutulmuştur. Bu kapsamda vergi kesintisine tabi tutulan ödemeler, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarına göre ayrıca vergi kesintisine tabi tutulmayacaktır
  4. Tevkifatla İlgili Diğer Hususlar:
  •  Tevkifat nakden veya hesaben ödeme ya da tahakkuk esnasında yapılır. Hesaben ödeme deyimi, kesintiye tabi kazanç ve iratları ödeyenleri hak sahiplerine karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemleri ifade eder.
  • Dar mükellef kuruma ödemeyi yapanın hukuki statüsü önemli değildir. Bu açıdan bakıldığında, 30. madde kapsamında kapsamına giren bir kazançla ilgili olarak dar mükellef kuruma ödeme yapan gerçek kişi de tevkifat yapmakla yükümlüdür.
  • Avans ödemelerinden de tevkifat yapılacaktır.
  • Yapılacak vergi kesintisinde kazanç ve iratlar gayrisafi tutarları üzerinden dikkate alınır. Kesilmesi gereken verginin ödemeyi yapan tarafından üstlenilmesi halinde vergi kesintisi, fiilen ödenen tutar ile ödemeyi yapanın yüklendiği verginin toplamı üzerinden hesaplanır. ( Kısaca, netten brüte gidilerek tevkifat matrahı bulunur.)
  • Bu madde kapsamında üzerinden vergi tevkifatı yapılan kazanç ve iratlar için Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 24. maddesine göre yıllık beyanname ya da 26. maddesine göre özel beyanname verilmesi veya bu madde kapsamına girmeyen kazanç ve iratlar için verilecek beyannamelere söz konusu kazanç ve iratların dahil edilmesi ihtiyaridir. Eğer, böyle bir tercihte bulunulmazsa tevkifat yoluyla alınan vergi nihai vergi haline dönüşecektir.
  • Vergi kesintisi yapmak zorunda olanlar, bu vergileri ödeme veya tahakkukun yapıldığı yer itibarıyla bağlı oldukları vergi dairesine muhtasar beyanname ile bildirmek zorundadırlar. Muhtasar beyanname takip eden ayın 23. günü akşamına kadar verilecek ve tahakkuk eden vergi ise ayın 26. günü akşamına kadar ödenecektir.
  • Tahakkuk ile ödeme tarihi arasında geçecek sürede oluşacak kur artışından kaynaklanan farkın da kurumlar vergisine tabi olduğu yönünde vergi idaresinin görüşü olmakla birlikte aksine görüş ve yargı kararları da mevcuttur.
  • Geçici 67. maddeye göre vergilendirilen kazançların yıllık ya da özel beyannameye dahil edilmesi söz konusu değildir.
  • Geçici 67. maddenin 1. fıkrasına göre bankalar ve aracı kurumlarca yapılacak tevkifat için 3 er aylık dönemler öngörülmüş, bu dönemlere ilişkin olarak kesilen verginin ayrı bir muhtasar beyanname ile beyan edileceği yönünde düzenleme yapılmıştır.

Hakkında nevzaterdag

Check Also

Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi UTTS Taktırma Zorunluluğu Geldi!

Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi Uygulama Genel Tebliğinde değişiklik yapılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete ‘de yayımlandı. …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir