Bugün basında çıkan haberler sanırım kamuoyunun dikkatini farklı aslında hep dikkat etmemiz gereken bir noktaya çekti sabahtan beri aldığım onlarca telefon Türkiye kötüye mi gidiyor? Bütçe açığı büyüyor. Devlet açığı vergi mükelleflerinden mi kapatacak? sorularının özellikle vergi mükelleflerinde endişe ve paniğe sebep olduğunu gösteriyor. Gelen bu sorulara cevap olması ve yıllardır hep söylediğim kayıt dışının önemini vurgulamak için Ülkemizin bütçe açığı ve bana göre çözüm önerilerini bir kez daha yazmak istiyorum. Çok basit bir mantıkla bütçeyi dengelemek için ya gelirlerinizi artıracaksınız yada giderlerinizi azaltacaksınız.Peki bütçesinin % 93,8 i Vergi gelirleri üzerine kurulu ülkemizde bütçe dengesi nasıl sağlanacak? Bütçenin dengelenmesinin sağlanması iki unsura bağlıdır. 1-Bütçe gelirinin artması; Ülkede ekonominin büyümesi, büyüme sonucu oluşan geliri elde edenlerin gelirleri ölçüsünde vergi ödemelerine bağlıdır. Bizde kayıt dışının yüksekliği gelirlerin doğru vergilendirilememesi ölçüsünde vergi alınamıyor. Bu yüzden de ekonomi yeterince büyümüyor. Büyüme yavaşlayınca bütçenin gelirleri de azalıyor. Tabi kayıt dışı ile mücadele kayıtlı vergi mükelleflerinin üzerine gitmek değildir tamamen kayıt dışı olan gelir unsurlarının üzerine gitmek demektir. Bütçede vergi gelirleri bu kadar önemli bir yer iştigal edince bütçe açığı için ne yapılıyor? Doğrudan vergiler yerine dolaylı vergilere yüklenilerek bütçe açığı kapatılmaya çalışılıyor. Nedir peki bu Dolaylı Vergi? Ticari bir faaliyet yapmayan sokaktaki Ayşe teyze, Ali dayı benzin alırken maydanoz, peynir, soğan alırken dolaylı vergiler dolayısı ile KDV ve ÖTV ödemesidir. Peki dünyada bu dolaylı vergilerin durumu nasıldır ? OECD verilerine bakacak olursak dünyada doğrudan vergiler ülke bütçelerinde büyük yer kaplarken bizde dolaylı vergiler bu açığı kapatmaktadır. VERGİ GELİRLERİNİN DOLAYLI-DOLAYSIZ DAĞILIMI(2010)SOSYAL GÜVENLİK PRİMİ HARİÇ Bütçe gelirleri açısından bir diğer önemli kalem ise kayıt dışı istihdamın sağladığı açıktır 2012 nin ilk 8 ayında (Ocak-Ağustos) bütçe gelirlerinden SGK açıklarına giden para 8.8 milyar TL,Tuik son dönemlerde çok kaliteli ve sıhhatli veriler üretmeye başladı. Bu verilerden çalışma oranlarına baktığımızda aşağıda aldığım tablo kayıt dışının istihdamda yansıyışı açısından dikkat çekicidir.
2010 TUİK VERİLERİNDE kayıt dışı istihdam | |||
ÇALIŞAN TÜRÜ | ÇALIŞAN | SGK GÜVENCESİZ | % |
Ücretli çalışan | 11.618.000 | 2.498.000 | 22 |
Yevmiyeli çalışan | 1.935.000 | 1.755.000 | 91 |
İşveren | 1.294.000 | 379.000 | 29 |
Kendi adına çalışan | 5.034.000 | 3.295.000 | 66 |
19.881.000 | 7.927.000 | 39 | |
Toplam çalışan sayısı | 27.808.000 |
Bütçelerin Ülkeler için ne kadar önemli olduğunu bilmeyenimiz yoktur. Bu noktada bizim içinde bu kadar önemli olan bütçemizin büyük gelir kalemi vergi üzerine olması önemlilik derecesini daha da artırmaktadır. Buna rağmen bütçemizin açık vermesine sebep olan unsurlardan kayıt dışının bu kadar yüksek olmasının sebebini doğru tahlil etmemiz gerekiyor. Türkiye’nin vergi sistemi değerlendirildiğinde, mükelleflerin vergiye yönelik gönüllü uyumlarının düşük olduğu ve kayıt dışı ekonominin boyutlarının gitgide büyüdüğü görülmektedir. Bu noktada, vergi gelirlerini arttırmak için mevcut vergi mükelleflerine ek külfet getirmeden vergi gelirlerini arttırmanın yollarını aramak gereklidir. Kayıt dışı kitabım için araştırmalar yaptığımda vergiye karşı olumsuz tepkilerin en büyük gerekçesinin mükellefler tarafından adil bulunmayan vergi algısı olduğu dikkatimi çekmişti. Türkiye’de sıklıkla yapılan vergi afları ve cezalarda indirim olasılığı sağlayan uzlaşma sisteminin sıklıkla kullanılması, bu uygulamalardan uzak ve özellikle vergisini düzenli ödeyen mükellefin gönüllü uyumunu düşüren bir uygulamadır. Vergi oranlarında görülen artışa bağlı olarak mükellefler gönüllü uyumdan vazgeçmekte ve vergiye yönelik olumsuz tepkiler göstermeye başlamaktadırlar. Artan vergi oranları mükelleflerin lüks tüketimi kısma, üretimden vazgeçme, yatırımları erteleme ve vergi kaçırma gibi vergi geliri kalemlerini azaltan tepkiler vermelerine yol açmaktadır. Vergi mükelleflerinin tutumlarının tam olarak anlaşılabilmesi için ekonomik faktörlerin yanı sıra psikolojik, ahlaki, siyasal, kurumsal, dinsel, hukuksal ve idari yönetimsel faktörlerin bir bütün olarak incelenmesi gerekmektedir. Kayıt Dışı Ekonomi, Kara Para ve Yolsuzluk adlı kitabımda kullandığım bazı raporlardan istifade ederek Türkiye’de vergi vermesi gerekenler “neden vergi vermiyor?” sorusunun cevabına bakacak olursak.
1. Yapılan araştırmalarda her 10 kişiden 9`u Türkiye`de vergi adaleti olduğuna inanmıyor,
2. Yine her 10 kişiden 8`i devlet harcamalarında savurganlık yapıldığını düşünüyor, vergi vermenin toplumun yararına olduğunu ve ödenen vergilerin daha sonra hizmet olarak topluma yansıyacağını düşünmüyor,
3. Bazı kişiler de “Herkes kaçırıyor, ben de kaçırırım” anlayışının hakim olması,
4. “Vergisini tam ödeyen ekonomik açıdan gelişemez ya da iflas eder” düşüncesinin toplum içerisinde yaygın olması,
5. Vergi oranlarının yüksek olması,
6. Vergi aflarının, dürüst mükellefi cezalandırdığına inanılması,
7. Ekonomik krizlerin vergi ödemelerini olumsuz etkilemesi,
8. Yükümlülerin genel olarak vergi idaresine yaklaşımı; (her 3 yükümlüden ikisi vergi idaresine olumsuz bakıyor),
Gibi daha birçok madde yazabiliriz. Toplanan vergilerin kullanım alanlarıyla, mükelleflerin vergiye yönelik tutumları arasında bir ilişki bulunmaktadır. Mükellefler, ödedikleri verginin toplumun ihtiyaç duyulan alanlarına harcandığına inanırlarsa, vergilerini eksiksiz ve zamanında ödemektedirler. Verginin kullanıldığı alanları onaylamayan ya da bekledikleri hizmetleri alamayan mükelleflerin vergiye gönüllü uyumlarının düşük olması kaçınılmazdır. Mükellefler ödemek zorunda oldukları vergi sayısının çok olduğuna inanıyorlarsa, üzerlerin de ki vergi yükü çok ağır olmasa dahi, psikolojik nedenlerden dolayı vergiye olumsuz bakabilirler. Aynı zamanda vergi sayısının ikiliği, vergi sistemini daha karmaşık hale getireceğinden denetimi zorlaştırır ve kayıt dışı ekonominin artmasına sebep olur. 2- Bütçe giderlerinin azaltılması En basit işletmede bile bütçenin hayatiyeti önemli olduğunu hepimiz biliriz buraya kadarki yazdıklarımda Gelir kalemleri ile alakalı tespitlerimi paylaştım şimdi terazinin diğer kefesine bakmakta gerektiği düşüncemle bütçemizin gider kalemlerini biraz irdeleyelim 2012 nin ilk 8 ayında(Ocak-Ağustos) bütçe geliri 220 milyar TL, gideri 229 milyar TL. Açık 8.5 milyar TL Önce yılın ilk 8 ayında giderler nasıl artmış, ona bakacak olursak. • Devlet, personeline 68 milyar TL, • mal ve hizmet alımına 17.8 milyar TL, • SGK açıklarını kapatmaya 44.8 milyar TL, • kamu yatırımlarına 12.6 milyar TL • faize 36.2 milyar TL ödeme yapmış. Geçen yılın aynı dönemine göre toplam giderlerdeki artış 32.1 milyar TL. Bunun 10.6 milyar TL.si personel ödemelerindeki artıştan geliyor. Bir yılda devlet memuru sayısı yüzde 11.5 oranında artmış. Devlet mevcuda ek olarak 263 bin yeni memura maaş ve SGK katkısı ödemesi yapmaya başladı.Maliye Bakanlığının Ocak-Haziran dönemi bütçe harcamalarını açıklamasına göre. Bütçede faiz dışı harcamaların yüzde 30.2’si memur maaşları ile çalışanların SGK katkıları için devletin yaptığı ödemelerden oluşuyor. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV)’ın İstihdam İzleme Bülteni çalışmasında 2011 Nisan ayından 2012 Nisan ayına istihdamın nasıl değiştiğini gösteren rakamlar yayınlandı,bu verilere göre Nisan’dan Nisan’a toplam istihdam 23.9 milyondan 24.6 milyona çıkmış. İstihdam artışı 675 bin kişi. Aynı dönemde memur sayısındaki artış ise 263 bin kişi.2012 Haziran dönemi itibarı ile bütçemiz 6.7 Milyar TL açık verirken Ağustos 2012 İtibarı ile bu açık 8.5 Milyar TL ye çıktı yine bu dönemde Yatırım harcamaları artmamış. Faiz ödemelerindeki artış 4.5 milyar TL olmuş. Yine Bütçemizi incelerken gördüğümüz Mal ve hizmet alımlarına harcanan para artmamış. SGK açıklarına giden parada 8.8 milyar TL, olduğu görülmekte.
2010 TUİK VERİLERİNDE kayıt dışı istihdam | |||
ÇALIŞAN TÜRÜ | ÇALIŞAN | SGK GÜVENCESİZ | % |
Ücretli çalışan | 11.618.000 | 2.498.000 | 22 |
Yevmiyeli çalışan | 1.935.000 | 1.755.000 | 91 |
İşveren | 1.294.000 | 379.000 | 29 |
Kendi adına çalışan | 5.034.000 | 3.295.000 | 66 |
19.881.000 | 7.927.000 | 39 | |
Toplam çalışan sayısı | 27.808.000 |
kayıt dışı istihdamın bütçe gelirlerine sağladığı azalış bu kadar önemli iken gereklimi gereksiz mi bilmediğim bana göre inanılmaz bir rakamda 263 bin kişinin devlet istihdamına alınması terazinin gider kaleminde önemli bir yer tutmakta. Tekrar bütçeye dönecek olursak diğer cari transferlerde 8.9 milyar TL artış var. Bu hafta içersinde twıtter da bir arkadaşımın mesajı dikkatimi çekti şöyle diyordu Kamuya ait taşıt sayısı; Japonya’da 10, İngiltere’de 12, Almanya’da 11, Fransa’da ise 9 bin adet. Türkiye’ye gelince, kamuya ait tam 83.383 taşıt var.Bu ise yukarıda belirtilen ülkelerdeki taşıt sayısının 8-10 katı civarında Kamuda bu kadar araç kullanımı var mı? merakımla araştırırken Hürriyet Gazetesinde Şükrü Kızılot’Un bir makalesinde gördüğüm aşağıdaki tablo dikkat çekici Tabloyu incelerken birçoklarımızın bildiği Hazreti Ömer Kıssası aklıma geldi Kıssa şöyle idi; Bir gece makamında ashaptan biri ziyaretine gelir, selam verir. Selamı alınmamıştır, oturur, HZ. Ömer işiyle meşgul çalışır. Sahabe bekler, selam alınmamış, yüzüne bile bakılmamıştır. İş biter. Hz. Ömer mumu söndürür bir başka mumu yakar. O anda selamını alır konuşmaya başlar. Sahabe sorar: -Ya Ömer, niçin hemen selamımı almadın ve niçin bir mumu söndürüp diğer mumu yaktın ve ondan sonra benle konuşmaya başladın? Hazreti Ömer: -Evvelki mum devletin hazinesinden alınmıştı. O yanarken özel işlerimle meşgul olsaydım Allah indinde mesul olurdum. Seninle devlet işi konuşmayacağımız için kendi cebimden almış olduğum mumu yaktım, ondan sonra seninle meşgul olmaya başladım. Sahabenin gözleri yaşarır, ellerini kaldırarak şöyle dua eder: -Ya Rabbi! Hattab oğlu Ömer’i bizim başımızdan eksik etme Bu rakamlara bakarak, “Bu Hükümet de fazla para harcıyor. Harcamaları kıssın” demeyeceğim fakat gelir ve gider kaleminin birlikte önemli olduğunu gelirler artırılırken giderleri de kontrol altına alıp azaltmak gerekir diyorum. Bu ülke bir gemi ve gemi su alır ise hepimizi etkileyeceğini unutmamamız gerekir .Bu ülkenin her bireyi sorumluluğunu bilmek görevlerini ihmal etmemekle mesuldür.Yıldızı parlayan iç dış düşmanlarına rağmen güçlenen bir Türkiye çocuklarımızın geleceğidir unutulmaması gereken sanırım bu…