50 yıl önce ABD’li iki genç girişimci, Rich DeVos ve Jay Van Andel herkese kaliteli ürünler satarak ve başkalarına da aynı şeyi yapma fırsatı vererek kendi işlerini başlatma imkanı sunan bir plan tasarladılar. Bugün 80’den fazla ülke ve bölgede yürüttüğü faaliyetlerle dünyanın lider doğrudan satış şirketlerinden biri olan Amway dir bu şirket. Amway Avrupa tarafından 12 Avrupa ülkesinde yapılan2011 Girişimcilik Araştırmasısonuçlarını ay sonunda İstanbul’da genç girişimciler için yapacağım sunum için okuyordum. Araştırmada “Girişimcilik Ruhu”tüm Avrupayı etkisi altına alıyor diyor.Kendi işinin patronu olma, esnek çalışma saatleri, kendi fikirlerini uygulayabilme özgürlüğü girişimciliği destekleyen nedenlerin başında geliyor. Bilgi eksikliği ile başarısızlık korkusu ise girişimciliğin önündeki en büyük engeller olarak tanımlanmış. Araştırma sonuçlarına göre girişimciliğe olumlu bakma ve kendi işini kurma konusunda en cesaretli ülkeler sıralamasında yüzde 50′lik oranlarla Türkiye başı çekiyor. Türkiye’de özellikle 15–29 yaş aralığındaki her 2 kişiden 1′i kendi işini yapabileceğine inanıyor. Araştırma girişimciliğin Türkiye’de giderek arttığını doğruluyor. Evet, bunları okurken Türkiye’m gözümün önünden geçti. Bir tarafta Ülkemde yaşanan kimilerinin toplama kampı dediği sonuçlanmayan davalar, uzayan tutukluk süreleri nedeniyle dolan hapishaneler, bir tarafta 397 yılla yargılanan belediye başkanları, bir taraftan hala bitmeyen şehit haberleri, şekil değiştirmiş terör toplumsal odağımız ve gündemimiz. Tabii ki gelişmek küresel güç olmak için önce demokrasinin hakkın ve adaletin kendi içimizde doğru adilane işletilmesi ve sindirilmesi gerekir. Fakat ben bu hengame içerisinde bambaşka bir resme dikkatinizi çekmek isterim bu yazımda.
Çin’i dünyanın üretim üssü,
Hindistan’ı dünyanın yazılım merkezi,
İsrail’i inovasyon merkezi
Yapan temel faktörlere baktığımız zaman, bunun kendi lobileri ile etkin iletişim içinde olmaları ve onları kendi hedefleri doğrultusunda birleştirilmeleri olduğunu görürüz. Oysa bizim de yurt dışında güçlü bir insan varlığımız var ama çok örgütlü değil. Biz bu hazinenin bir küresel güç unsuru olabileceğini düşünüp, gerekli politikaları geliştiremedik.
Ülkemizin Yurt dışındaki insan gücünü merak ederek araştırdığımda bakın nasıl bir manzara ile karşı karşılaştım. Bugün 5,2 milyon Türk Avrupa’da yaşıyor, 140 bin ticari işletmeyi çalıştırıyor 640 bin kişiye iş veriyor, 50 milyar Euro ciro yapıyor. Dünyanın en büyük yazılım ve bilişim şirketi Microsoft’ta 350, dünyanın en büyük internet arama motoru Google’da 35, ABD’li havacılık devi Boeing firmasında ise 75 Türk mühendis görev yapıyor.
Türkiye yurt dışında en çok vatandaşı yaşayan 10. ülkedir. Türkiye ABD’ye en çok öğrenci gönderen 10. ülkedir. Yurt dışında 130 bin Türk üniversite öğrencisi, 830 bin Türk ilköğretim öğrencisi bulunuyor. Yurt dışında 3900 Türk Derneği var. Dünyanın her tarafına mal satan 50 bin ihracatçıya sahip, Bugün 89 ülkede 194 merkezde 209 ticaret müşaviri var. Türkiye bugün dünyanın 16. büyük ekonomisi,2011 yılının ilk 9 ayında bütçe fazlasının konuşulduğu bir ülke Türkiye gerek mali performansı ile AB’nin birçok ülkesine parmak ısırtacak derece önemli bir konuma sahip. AB’nin 12 ülkesindeki işsizlik rakamı Türkiye’den daha yüksek Bütçe performansımız AB’nin 19 ülkesinden çok daha iyi durumda. Türkiye girişimcileriyle dünyada önemli bir yerde. Ülkemizde müthiş bir girişimcilik potansiyeli var. Türkiye’de toplam 1 milyon 800 bin KOBİ bulunuyor. Bunların 250 bini imalat sanayinde faaliyet gösteriyor bu potansiyelin finansal kaynaklara ulaşım zorluğu ve eğitim yetersizliği konularından yola çıkarak verimli bir şekilde kullanılabilmesi için organize edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre 12 kişiden sadece 1’i kendi işini kurmayı planlıyor ama Türkiye’de bu oran her iki kişiden birini gösteriyor.
Ülkemiz insanında inanılmaz bir girişimcilik ruhu var. Sorun; proje yönetimini bilmemek. Japonya’da kurulan şirketlerin % 25’i üçüncü kuşağa devrediliyor, yani dört şirketten bir tanesi devrediliyor. Bu oran Avrupa’da % 24, Türkiye’de ise % 2 Üniversitelerde bu konuda dersler yapılıyor ama işin içinde hep teori var. Üniversitedeki hocanın bir gram bile pratikten haberi yok. Hemen yanında küçük sanayide pratik var ama onun da teoriden haberi yok. Bu insanları bir araya getirmek lazım. Türkiye’deki şirketlerin % 98’i KOBİ, Öte yandan acı ama gerçek olan 10 milyonu aşkın kişi de sigortasız çalışıyor. 24 milyon kadın çalışabilecek durumdayken; 18 milyonu çalışmıyor. Anadolu’ya doğru gittiğinizde herkes bir politikacının peşinde. İstanbul’da 12 milyon nüfus oluşmuş durumda, o da kayıtlardaki… Bütün yatırımlar ve finans merkezi oraya taşınmış durumda. Anadolu’ya gidiyorsun tüyler ürperten bir işsizlik var. Şeker fabrikaları, süt fabrikaları özelleştirilmiş. Zamanında 200 bin kişinin çalıştığı yerde şimdi 200 kişi çalışıyor. Herkes İstanbul’a göç etmeye çalışıyor. Bence ülkeyi yönetenler yukarı çıkıp bir baktıklarında ülkedeki üretimi, teknolojiyi şehirlere yaymaları, girişimciyi bilgilendirme ve örgütlendirmeleri genç girişimcileri cesaretlendirmeleri gerektiğini düşünmeleri lazım.
Evet, ülkemizin çok önemli iki gücü Yurt dışındaki saydığım gücümüzü Lobiler oluşturmada kullanmalı Yurt içinde var olan KOBİ lerimiz ve genç girişimci potansiyelimizi doğru kullanmamız gerekiyor. Küresel hedeflerimiz doğrultusunda örgütlenmemizin zamanı geldi de geçiyor bile. Biz artık bölgesel bir güç değil, küresel güç olarak etkin bir rol oynama durumundayız. Buna uygun her şeyimiz var. Önemli olan o girişimci ruhunu sahip olduğumuz tüm diğer unsurları da doğru örgütleyerek aktif hale getirebiliyor olmamız…”Türkiye artık bir rol model konumunda. Hasta adamdan bu seviyeye gelmek Türkiye’nin gerçek başarısıdır.