Vergi politikalarının ulusal sınırları aşarak uluslararası özelliğe sahip bir şekle bürünmesiyle, bu politikalar onu uygulayan ülkelerden çok, bu ülkeler dışında yaşayan bireyler ve işletmeleri yakından ilgilendirmeye başlamıştır. Geçmişte ülkeler tek tek kendi vergi politikalarını ulusal ekonomisinin çıkarlarına göre şekillendirmekteydiler, işte küreselleşme süreci bunun değişmesine sebep olmuştur.
Küreselleşmenin sermaye ve yatırımlardaki en etkin neticesi, bunların ülkeler arasında hareketini basitleştirmesidir. Bugün kişisel yatırımcılarla çok uluslu işletmeler, dünyanın herhangi bir yerinde daha düşük vergi rejimine sahip bir ülkeye sermaye aktarımı yapmaları kolaylıkla sağlanabilmektedir. Gelişmekte olan ülkelerin finansman gereksinimleri de göz önünde bulundurulduğunda, sermaye ve yatırımlarının akışkanlığının çoğalması ve ekonomik piyasalarda meydana gelen değişimler, ülkelerin vergi oranlarını düşürmeye ve vergi engellerini sonlandırmaya itmektedir.
Bir ülke ekonomisinde kaynakların ne kadarlık kısmının devlet tarafından vergi ve diğer adlar altında alındığını ifade eden vergi yükü kavramı bir ülke kamu maliyesinin değerlendirilmesinde göz önünde tutulan en önemli göstergelerden biridir. Vergi yükü, verginin gelire oranıdır. Yani gelirin vergi olarak ödenen kısmıdır ve ödenmesi gereken bir yük teşkil eder. Gelir üzerinden alınan vergilerde, vergi konusunun çok dar tutulması, gelir unsurlarının muafiyet, istisna ve indirimlerle daha da darlaştırılması ve tam ve dar mükellefiyeti belirleyen koşullardaki boşluklar, Türkiye’yi haksız vergi rekabetine açık hale getirmektedir. Belirtilen konulardaki mevzuat boşlukları, önemli bir kısım vergi matrahının hiç vergiye tabi tutulmadan diğer ülkelere kaymasına neden olabilir. Sermaye piyasasındaki hareketliliği de kapsayacak şekilde uluslararası düzenlemelerin yapılması gereklidir.
Ekonomik büyüme ekseninde sermaye birikimini artırmak için vergiye tabi kazanç ve iratların kapsamı dar tutularak, gelir dağılımı açısından negatif etkiler yaratan dolaylı vergi yükünün daha fazla olduğu bir yapı oluşmaktadır. Böylelikle de gelir ve servet üzerinden elde edilen vergilerin payı tüketim üzerinden elde edilen vergilerin ardında kalmaktadır. Küreselleşme ile ortaya çıkan vergi rekabeti olgusu, dolaylı vergi yükünün artışının en önemli nedenlerinden biri olmakta ve her geçen gün dolaylı vergilerin payını artırmaktadır.Vergi yükünün sermaye gibi hareketli üretim faktörlerinden emek gibi daha az hareketli üretim faktörlerine ve dolaysız vergilerden dolaylı vergilere kayması vergi rekabetinin etkisidir.
Yabancı sermaye yatırımlarını ülkemize getirmek için vergisel dönüşümlerin daha küresel bazda bütün ülkelerdeki teşvik için gerekli düzenlemelerin aynı şekilde yapılmalıdır,
Yatırımların bütün ülkelerde az vergilendirilmesi daha faydalı ve verimli olacaktır. Çünkü ülkelerin vergi yapısı ve vergi politikası alanlarında bir dönüşüm yaşandığı gerçektir. Küresel boyut kazanan bu dönüşümler ise bütün ülkeleri vergisel sorunlara karşı uluslararası iş birliği yapmaya mecbur tutmaktadır.