Ana Sayfa / Makaleler / Vatan Sevgisi ve Şehitlik

Vatan Sevgisi ve Şehitlik

nevzat-erdag-474-vatan-sevgisi-ve-sehitlik

İnsanların yuvası fert olarak ev, millet olarak da vatandır. Huzur ve emniyet bakımından evsiz yaşamak mümkün olmadığı gibi, vatansız yaşamak da mümkün değildir.

Vatan olmadan bir milletin ayakta durması mümkün değildir. Bir milletin var olması, hayatiyetini devam ettirebilmesi ancak vatanına sahip olmasıyla mümkündür. Bizi şefkatli bir ana kucağı gibi bağrına basan bu toprakları yabancılara çiğnetmemek, ay yıldızlı bayrağımızı ebediyen göklerde dalgalandırmak, semayı çınlatan ezanı, gönülleri yeşerten Kur’an seslerini susturmamak, toprağın altındakileri rahatsız etmemek, üstündekileri de zillete ve esarete düşürmemek için canla başla çalışmak her Türkün görevidir.

Millî şairimiz merhum Mehmet Akif Ersoy diyor ki:

“Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın,
Siper et gövdeni dursun bu hayasızca akın
Bastığın yerleri “toprak” diyerek geçme tanı
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı,
Sen şehit oğlusun incitme yazıktır atanı,
Verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı.”

Vatan sevgisi, sevgilerin en güzeli ve kutsalıdır. Vatan sevgisi imandan sayılır. Ancak bu sevgi laf ile olmaz. Vatanını seven, onun uğrunda canını, malını feda etmekten çekinmez. Şair ne güzel söylemiş:

“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır,

Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır.”

Vatan sevgisi, en asil, en yüce sevgilerden biridir. Gerektiğinde vatan için savaşmakta vatan sevgisinin bir tezahürüdür.Bizler vatan uğrunda kanlarıyla destanlar yazan, şehitler ve gazilerle dolu bir milletin çocuklarıyız. Ecdadımızın bu vatan topraklarını bizlere nasıl emanet ettiğinin bilinci içerisindeyiz. Vatan, uğrunda her fedakarlığı göstereceğimiz en değerli varlığımızdır.

Merhum Akif’in ifadesiyle:

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda,

Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şühedâ,

Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüdâ,

Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ.”

Vatanımıza düşmanlarımızın yan gözle bakmasına asla razı olamayız. Silah elde, kışta kıyamette, yağmurda-karda, hudut boylarında ve vatanın her yerinde nöbet beklemeyi, en şerefli bir görev sayarız. Çünkü biliriz ki:

“Bu vatan, toprağın kara bağrında sıradağlar gibi duranlarındır,

Hudutta, gazi bayraklarından alnına ışıklar vuranlarındır.”

Şunu hiç unutmayalım ki, vatan için yaşamasını bilmeyen, vatan için ölmesini de bilemez. Önce bu vatan için yaşamak, bu aziz millet için yaşamak. Bu necip milletin ilerlemesi, istiklal ve istikbali için şuurla çalışmak şarttır. Millet ve vatanımızı seviyorsak, ama gerçekten seviyorsak, şu mübarek Anadolu toprakları üzerinde milli bütünlük, sulh ve selamet içinde ilelebet yaşamak istiyorsak, öz nefislerimiz de bulunan Türk karakterini muhafaza etmeliyiz.

Vatanını her şeyden fazla seven bir Türk olarak, düşmanlarımızın çirkin gaye ve oyunlarını çok iyi bilmeli, düşmanın tuzağına düşmemek için çok uyanık olmalıyız. Birlik olmalıyız. Ayrılıklara düşmemeliyiz, zira birlikte dirlik, ayrılıkta hüzün ve acı vardır.

Türk milleti dinine, diyanetine, bayrağına, ırz ve namusuna bağlı bir millettir. Bu kutsal değerlerini ayakta tutmak ve Ezan-ı Muhammedi’nin sesini daima yüce tutmak için zaferden zafere koşmuştur. Malazgirt’te, Çanakkale’de, Sakarya’da, İstanbul’un fethinde ve daha nice yerlerde kanlarını canlarını vermişler, şahadet şerbetini içmişlerdir. Bizler de onların, böyle bir ecdadın torunlarıyız. İnanıyoruz ki, bir insan için erişilebilecek rütbelerin en yücesi şehitliktir. Vatan uğrunda şahadet şerbetini içip bu fani alemden göçenler, Allah katında peygamberlerden sonra en yüksek mertebededirler. Biz onları aramızdan ayrılmakla öldü sanıyoruz. Oysa onlar ölmüş değillerdir. Mahiyetini bilmediğimiz bir hayat ile yaşamaktadırlar.

Şehitliğin faziletini anlatan hadis-i şeriflerinde Allah Rasûlü Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyuruyor:

“Cennete girdikten sonra hiçbir kimse dünyaya gelmeyi arzu etmeyecektir. Yalnız şehitler böyle değil. Şehit, gördüğü ikramdan dolayı dünyaya dönme ve on kere şehit olmayı temenni eder.”(Tirmizî, Cihad, 25)

18martcanakkalezaferise

Hepimiz çok iyi bilmeliyiz ki, bu vatan her şeyiyle bizimdir. Maddi manevi sıkıntılarımızı gidermek, millet fertlerini inançta, keder ve kıvançta birbirleriyle kaynaştırmak için el ve gönül birliği ile çalışıp, iç ve dış düşmanlara karşı vatanımıza sahip çıkmalıyız.

Müslüman Türk milleti için vatanın ayrı bir önemi ve ayrı bir değeri vardır. Bu yüzden tarihimiz,vatan savunması uğrunda verilmiş nice savaşlarla doludur. Aziz milletimiz yurt savunmasını canı pahasına yapmış, sayısız şehitler vererek güzel yurdumuzu korumuş ve bizlere emanet etmiştir.

Dün olduğu gibi bu gün de gerek yurt içi ve gerekse yurt dışında, memleketimiz aleyhinde kötü emellere sahip insanlar bulunmaktadır. Çok iyi biliyoruz ki bunların amacı, bizi bölmek ve parçalamaktır. Bizi birbirimize düşürmektir. Bu oyunlara asla gelmemeliyiz. Varlığımızı korumanın, millet olarak gelişme ve kalkınmamızın yegane şartının, milli birlik ve beraberlik olduğu gerçeğini hiçbir zaman unutmamalıyız. Vatanını seven gerçek bir Müslüman, milli birlik ve beraberliğe özen gösteren, bunu bozacak davranışlardan kaçınan insandır. Ecdadımızın bizlere aziz bir emaneti olan bu vatanı, sonuna kadar en iyi şekilde korumalı ve bizden sonraki nesillere tertemiz olarak emanet etmeliyiz.

“Sahipsiz olan vatanın batması haktır.

Sen sahip olursan, bu vatan batmayacaktır.” 

diyen şairi unutmayalım.

nevzat-erdag-470-darbe-sonrasi-turkiye-ekonomisi

Atalarımız, dünyanın en güzel ve bereketli topraklarını vatan olarak seçmişler ve üzerinde titremişlerdir
. Bütün bu sözler vatanın bizlere kutsal bir emanet olduğunu ne güzel anlatmaktadır.

Milletimizin birlik ve beraberliğinden dolayı vatanımız yükselir, devletimiz kuvvet bulur. Vatan, millet aleyhtarı olan bozgunculara, milli birliğimizi yıkıcı davranışlarda bulunan fesatçılara yüz vermemeliyiz.Biz, tarih içinde zor günlerde kenetlenmesini bilen bir milletiz. Huzur ve güven içinde yaşayabilmemiz için daima güçlü olmak zorundayız. Güçlü olmanın önemli bir şartı, milletçe yek vücut olmak, birlik ve beraberlik içinde bulunmaktır. Bir kere düşünelim, bir kum ve çakıl yığınını birkaç çocuk bile elleri ile dağıtabilir. Eğer bunları çimento ile yoğurur sanız, ortaya kaya gibi bir beton çıkar ki, artık onu elle yıkıp dağıtmak imkansız hale gelir. Küçücük taşları ve kum taneciklerini sağlam bir kaya haline getiren nedir? Hiç şüphesiz, onları birbirine bağlayıp kaynaştıran çimentodur. Bunun gibi milyonlarca Türk vatandaşını birbirine kenetleyip tek vücut ve parçalanmaz bir millet haline getiren harç da vatan, millet ve bayrak sevgisidir. Bu kardeşliğin sağlam ve kalıcı olabilmesi için birbirimizi sevmemiz bu vatan uğruna gözlerini bile kırpmadan canlarını feda eden şehitlerimizi unutmamamız gerekir.

Not:Bu makale 2009 yılında yazılmış ve yayınlanmıştır tekrar hatırlamamız gerektiği düşüncesiyle yeniden paylaşıyorum

BU VATAN BU BAYRAK İÇİN GÖZÜNÜ KIRPMADAN ŞEHADET ŞERBETİNİ İÇEN  TÜM ŞEHİTLERİMİZİ RAHMETLE ANIYORUZ.

1381688_10152245053529284_445631980_n

 

Hakkında nevzaterdag

Check Also

Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi UTTS Taktırma Zorunluluğu Geldi!

Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi Uygulama Genel Tebliğinde değişiklik yapılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete ‘de yayımlandı. …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir