Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketinin Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 26 Ağustos 2016 tarihinde Resmi gazete de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Başlangıçta kamu kaynaklan ve çeşitli fonlardan aktarmalarla oluşturulan Türkiye Varlık Fonu kaynakları, zamanla kendi kaynağını yaratan bir yapıya sahip olabilecektir. Bu çerçevede, ilk aşamada Devlete ait çeşitli fon ve gelirlerin belirli bir yüzdesi alınarak Türkiye Varlık Fonunun kaynaklarını oluşturması planlanmaktadır. Ulusal Varlık Fonları, kamuya ait çeşitli varlıkların belirli kurumsal yönetim ilkelerine bağlı olarak yönetileceği şekilde düzenlenen özel amaçlı yatırım fonlarıdır. Söz konusu fonlar ile kalkınmanın lokomotifi olan reel sektör yatırımlarına, stratejik sektör, şirket ve projelere uzun vadeli kaynak sağlanması yoluyla kalkınmanın hızlandırılması, ekonomide sürdürülebilir büyüme oranlarının yakalanması ve ekonomik istikrarın sağlanması amaçlanmaktadır. Sürdürülebilir büyüme ve finansal kalkınmayı sağlamak üzere son on yıllık süreçte Körfez ülkeleri, Norveç ve ABD’nin yanı sıra Çin Halk Cumhuriyeti, Rusya, Singapur gibi gelişmiş ülkelerde Ulusal Varlık Fonu (UVF) modeli ön plana çıkmaktadır. Ülkemiz, G-20 ülkeleri içerisinde Ulusal Varlık Fonu olmayan tek ülkedir. Türkiye, özellikle Kamu otoritesi olarak oldukça çeşitli ve büyük bir varlık portföyüne sahiptir. Ayrıca verilen teşvikler ile emeklilik sistemi üzerinden büyüyen bir fon pazarı bulunmaktadır. Mevcut durumda kamuya ait gelir ve fon fazlalarının çeşitli yatırım araçlarına yönlendirildiği görülmektedir. Söz konusu fonların, reel sektöre uzun vadeli yatırım çerçevesine olanak sağlayacak bir üst fonda birleştirilmesi ile ülkemizin 2023 hedeflerine sağlıklı bir şekilde ulaşması sağlanacaktır. Söz konusu fon, bir çarpan etkisi ile sadece ülkemizde planlanan mega yatırımların finansmanını sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda sermaye piyasalarının da gelişimine katkıda bulunacaktır. Bu yolla, bankacılık sisteminin finans sektöründeki hâkim rolü azaltılarak, alt yapı ve gayrimenkul fonlan gibi sermaye piyasası ürünleri de ön plana çıkarılabilecektir. Diğer taraftan, yurt içi ve yurt dışında finansal risklerin artmasıyla yaşanan ekonomik dalgalanma dönemlerinde, yabancı yatırımcıların gerçekleştirdikleri fon çıkışlarının varlık fiyatlarında sert düşüşlere yol açması ve yerli yatırımcıların spekülatif döviz talebinin artması, piyasalarda likiditenin azalmasına ve finansal istikrara yönelik endişelere yol açmaktadır. Bu sorunların çözümü için, finansal stres ortamında piyasalarda stabilize edici bir görev üstlenecek, kamu fonlarının konsolide olarak yönetildiği, güçlü bir Ulusal Varlık Fonunun bulunması, ülke tasarruflarımın büyüklüğünü ve gücünü görünür kılarak piyasalarda gerekli güven ortamını yaratacak ye ülkemizin uluslararası kredibilitesinin artmasını sağlayacaktır.
Bu fon, ekonomimizin yapısal sorunlarını aşmasında katkı sağlamasının yanı sıra, dış politikanın önemli bir enstrümanı olarak Türkiye’nin uluslararası arenada daha fazla söz sahibi olmasına da katkı sağlayacaktır. Dünya örneklerinde görüldüğü gibi Ulusal Varlık Fonları, Devletin kontrolünde, Devlete ait kaynakların toplandığı bir çeşit havuzdur. Halihazırda, Özelleştirme idaresi Başkanlığı (ÖİB) kamu iktisadi teşebbüslerinin mevcut olduğu benzer bir havuzu yönetmekte, elde ettiği özelleştirme gelirlerini değerlendirerek portföyündeki kuruluşlara kaynak yaratmakta ve gelirinin büyük bölümünü Hazineye aktarmaktadır. Bu çerçevede, Türkiye Varlık Fonunun, Ticaret Kanunu hükümlerine tabi ancak bir Devlet şirketi formunda, birçok konuda muafiyete sahip olarak yapılanması ve özel bir statüye sahip olması önem arz etmektedir.
Türkiye Varlık Fonunun kaynakları, Özelleştirme Yüksek Kurulunca özelleştirme kapsam ve programında bulunan ve fona devrine karar verilen kuruluş ve varlıklarla Özelleştirme Fonundan fona aktarılmasına karar verilen nakit fazlasından oluşuyor. Gerçekleştirilen faaliyetler neticesinde elde edilen, tescile tabi olabilen diğer her türlü değer, ilgili siciline veya kütüğüne Türkiye Varlık Fonu adına tescil edildi.
Şirketin 50 milyon lira olan kuruluş sermayesi, Özelleştirme Fonundan karşılandı. Tamamı ödenmiş olan bu sermayeyi temsil eden paylar Özelleştirme İdaresi Başkanlığına ait ve şirketin hisse senetleri nama yazılı. Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi ile bağlı şirket veya iştirakleri ile fon ve bünyesinde kurulacak alt fonları kapsayan 3 yıllık stratejik yatırım planı yönetim kurulu tarafından hazırlandı ve Bakanlar Kurulunun onayıyla yürürlüğe girdi.
TVF Yönetimi AŞ ve bu şirket tarafından kurulacak diğer şirketler, TVF ve kurulacak alt fonlar bağımsız denetime tabi olacak. Ancak Plan ve Bütçe Komisyonunda bu konuda büyük tartışma çıkması nedeniyle, AKP, CHP ve MHP’nin ortak öneriyle fonun müfettişlerden oluşan bir komisyonca denetlenmesi kabul edildi. Başbakanlıktan, Hazine uhdesinde bulunan bir kısım kamu sermayeli şirketler ile özelleştirme programında bulunan bazı şirketlere ait hisselerin Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye Varlık Fonu’na devredildiği bildirildi. Türkiye Varlık Fonu’na devredilen söz konusu şirketlerin mevcut yönetimleri ve işletme politikaları ile iş planlarının, yatırım ve büyüme stratejilerine uygun olarak devam edeceği, uluslararası finans kuruluşları da dahil olmak üzere ilgili paydaşlarla sağlanan işbirliğinin sürdürüleceği belirtildi. Varlık Fonu’na aktarılan şirketler şöyle: Ayrıca mülkiyeti Hazineye ait Antalya, Aydın, İstanbul, Isparta, İzmir, Kayseri ve Muğla’da bulunan bazı taşınmazların tahsislerinin kaldırılarak Türkiye Varlık Fonuna devredilmesi kararlaştırıldı. Söz konusu taşınmazlar devir ve tescil işlemleri tamamlanıncaya kadar Maliye Bakanlığı tarafından yönetilmeye devam edecek.
Ulusal Varlık Fonları (Sovereign Wealth Fund) genellikle cari fazla veren veya petrol gibi emtia geliri olan ülkelerin, bunlardan sağladıkları döviz rezervlerindeki artışı değerlendirmek adına kurdukları fonlar olarak biliniyor. Ancak Türkiye’ye benzeyen ülkerlerde de, az da olsa benzer fon örnekleri var. Geçmişi 1950’li yıllara kadar gitse de, özellikle 2008 Krizi sonrası popüler oldular. 1998’de dünya genelinde toplam büyüklüğü 2 trilyon doların altında olan bu fonların 2015 itibariyle 12 trilyon dolara çıktığı tahmin ediliyor.
Türkiye Varlık Fonu’nun mal varlığı ile şirkete yönetilmek üzere devredilen varlık ve haklar şirketin mal varlığından ayrıldı.
1-Norveç: 885(milyar dolar)
2-Çin: 814(milyar dolar)
3-BAE: 792(milyar dolar)
4-Kuveyt: 592(milyar dolar)
5-S. Arabistan: 576(milyar dolar)
Benzer Yazılar