Terör, ülkelerin kalkınmasını olumsuz yönde etkilemektedir. Gösterdiği ekonomik ve sosyal sonuçlarıyla terörizm, uluslararası mali sistemin işleyişini zedelemekte ve ulusal ekonomiye ciddi hasarlar vermektedir. Terörün yatırımlar, turizm, doğrudan yabancı sermaye yatırımları, tüketici davranışları, tüketim ve tasarruflar, menkul kıymet piyasaları, dış ticaret, tarım ve hayvancılık, devlet bütçesi ve milli gelir ve ekonomik büyüme üzerinde olumsuz etkileri bulunmaktadır.
Tüm bunlardan daha önemlisi ise, kalkınma için gereken en önemli unsur güven ve barış ortamıdır. İnsanların kendilerini güvende hissetmedikleri bir ortamda, iktisadi faaliyetler istenen seviyede olmayacaktır.
Türkiye uzun bir süredir terör problemiyle meşgul olmaktadır. Bu problem ülkenin daha hızlı demokratik hayata geçmesini geciktirmiş, mali ve ekonomik hamlelere fırsat vermemiş, bazı yatırımlar askıya alınmış veya girişimcileri caydırmış ve ülkenin güç kaybına yol açmıştır.
Terör kelimesinin zihinlerimizdeki ilk karşılığı “Korku” dur. Eski Türkçe’ deki karşılığı olan “tedhiş ’de, yine Arapça kökenli “dehşet” kelimesinden türetilen, şiddetli korku anlamına gelmektedir.Terörün tanımı Terörle Mücadele Kanununda da geniş anlamda yapılmıştır. Buna göre;
Terörizmle mücadele; silahlı, siyasi ve psikolojik hareket kapsamında yapılır. Bu mücadele yürütülürken terör ve terörizmi besleyen ortamın yok edilmesi ekonomik ve siyasi tedbirlerle olabilir.
Terörün temel özelliklerinden birisi, olağan dışı olmasıdır ve olağan dışı olayların riskini öngörmek çok zordur. Bu durum, ekonomik modeller için kavramsal sorunlar doğurur. Bu nedenle, terörün ekonomik sonuçlarını net olarak ortaya koymak kolay değildir. Buna rağmen, terörün diğer etkilerinin yanı sıra ekonomik etkilerini anlamak önemlidir. Zira başarılı bir terörle mücadele politikasının ön şartı; terörün niteliğini, yapısını ve etkilerini doğru anlamaktan geçer.
Terörün son yıllarda, askeri hedeflerden sivil hedeflere doğru yönelmeye başlamasının sebebi ise, masum insanların kitlesel imhasını hedefleyen ve bu sayede isimlerini duyurmak isteyen radikal terör örgütlerinin oranındaki artışa bağlanmaktadır.
Terörün ilk ve doğrudan etkisi, insan hayatı da dahil olmak üzere, verilen maddi kayıplardır.
Dünyada yaşanan terör olaylarının birçok nedeni olmakla birlikte, özellikle Türkiye’deki terör faaliyetleri, bulunduğu coğrafya ile yakından ilgilidir. Ülkemiz; Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Doğu üçgeninin içinde jeopolitik, stratejik ve jeoekonomik önemiyle göz ardı edilemez bir ülkedir. Coğrafi açıdan dünyada ve bölgede oluşabilecek her türlü güç yapısına göre büyük değerler taşımaktadır. Bu değerler, kendisini sürekli olarak iç ve dış tehditlerle karşı karşıya bırakmaktadır. Türkiye, 30 yıldan bu yana, terörün her türlüsü ile mücadele etmektedir. Terör sorunu Türkiye’nin gücünü ve kaynaklarını başka hedeflere yönlendirmesini engellemiş, siyasal istikrarı üzerinde bir tehdit oluşturmuştur.
Türkiye, terör sorununu en uzun yaşayan ülkelerin başında gelmektedir. Bu süre zarfında harcanan emek, sermaye ve enerjinin ülke kalkınmasına yönelik kullanılması durumunda, bugün çok farklı bir Türkiye olabileceği bir gerçektir. Terörün kanlı eylemleriyle yapmaya çalıştığı; halkta bezginlik, karamsarlık doğurmak, ortak gelecek duygusuna darbe vurmaktır. Uzun tarih içinde her türlü sorunu ortak dayanışma, kararlılık, cesaretle aşan, kaderini kendi azim ve iradesiyle yazan milletimizin terör karşısında da aynı kararlılıkla davranarak, terörün amacını boşa çıkarttığını görmek, son günlerde teröre kurban verdiğimiz insanlarımızın derin acısı karşısında, en önemli teselli kaynağımızdır.
Ülkemizdeki huzur ve istikrar ortamına, demokrasimize yönelik saldırıların amacına ulaşmasına asla müsaade etmemeliyiz.
Güzel ülkemizin üç tarafı denizlerle, dört tarafı da, hem içeriden hem dışarıdan hainlerle doluyken, duyarlı vatanperver her Türk vatandaşı şunu bilmelidir: “Terörün dili, dini, rengi, ırkı ve hiçbir mazereti yoktur ve tüm bu terörist saldırıların hedefi ülkemiz olup, 78 milyonun kardeşliğinin bozulması, ülkenin müreffeh seviyesinin ilerlememesidir”. İşte bu yüzden bu terör girişimlerinin almak istediği sonucu almasına, korku imparatorluğu kurmasına imkan vermemek gerekir.
Milletçe teröre karşı ortak tavır almak ve sağduyumuzu korumak hepimizin vazifesidir.
Terör nereden gelirse gelsin lanetliyoruz! Dökülen şehitlerimizin ve masum vatandaşlarımızın kanı terör örgütleri ve menfaatçi işbirlikçilerinin içinde boğulacağı kan olacaktır!
Bize vatandaş olarak düşen görev; hain terör örgütlerine karşı birliğimizi koruyarak, dik duruşumuzu sergilemeye devam etmektir.
Karmaşık ve sorunlu bir coğrafyanın parçası olan ülkemizde, barışın ve huzurun korunması bakımından herkese ve her kuruma sorumluluk düştüğünü bilmeliyiz.
Olaylar karşısında soğukkanlı tavrımızı, dikkatli dil ve üslubumuzu, dirayetimizi göstermeliyiz.
Tüm bunların yanında, özveri ve vatan aşkıyla görev yapan güvenlik güçlerimize her hususta destek vermenin hepimizin görevi olduğunu da unutmamamız gerekir.
Türkiye Cumhuriyeti, devleti ve milleti ile hiçbir terör örgütü önünde boyun eğmeyecektir. Kurtuluş savaşında, Çanakkale’de olduğu gibi, milli ruhla terör örgütleri ve işbirlikçilerine gereken cevabı verecektir. Bu ülkenin hiç bir ferdinin gereken fedakarlıktan kaçınmayacağının bilinmesi, hepimizin göstermesi gereken tavırdır.
Tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifa dilerim.