Ana Sayfa / Finans / Siyasi İstikrar ile Ekonomik Büyüme Arasındaki İlişki

Siyasi İstikrar ile Ekonomik Büyüme Arasındaki İlişki

nevzat-erdag-413-ekonomik-istikrar

Ekonomik büyüme, istikrarın olduğu yerde olur. Siyasi istikrara sahip ekonomilerin, istikrarsız ekonomilere göre daha hızlı büyüme gösterdikleri, tüm ekonomistlerin ortak görüşüdür

Siyasi istikrarsızlık; demokratik bir süreçte, hukuk kuralları dâhilinde etkili ve verimli bir siyasi yapının oluşturulamaması şeklinde tanımlanmıştır.

Gelişen ekonomilerde, büyüme sürecinde siyasi istikrasızlığın büyümeyi etkileyen en önemli değişken olarak ortaya çıktığını görmekteyiz.

Siyasi istikrarsızlığın ekonomik büyüme açısından önemi, ülkelerin büyüme süreçlerine tarihsel bir açıdan bakıldığında, daha iyi anlaşılabilmektedir. Japonya ve Arjantin ekonomisi bu durum için iyi bir örnek oluşturmaktadır. 1960’lı yıllarda Arjantin ekonomisinde kişi başına düşen milli gelir Japon ekonomisinden çok yüksekti. Fakat aynı yıllarla başlayan ve Japonya’nın aksine, Arjantin’in siyasi tarihinde eksik olmayan siyasal şiddet, darbe ve istikrarsızlık, Arjantin ekonomisini Japon ekonomisinin çok gerisinde bırakmıştır.

Gelişmekte olan ülkeler için istikrar çok önemlidir. Özellikle de bizim ülkemiz gibi, sanayileşme ve ekonomik kalkınmasını tam tamamlayamamış devletler için siyasi istikrar çok önemlidir. Çünkü ekonomik kalkınma siyasi istikrar sayesinde gerçekleştirilebilir. Siyasi istikrarın olmaması, ülkelerin ekonomik kalkınmaları üzerinde olumsuz etkiler meydana getirmektedir. Ülkeler ekonomik kalkınmalarını siyasi istikrar içinde daha hızlı ve daha kısa bir sürede gerçekleştirme imkânına sahip olabilirler.

Siyasi istikrarın büyüme sürecinde bu denli belirleyici olmasının, Türkiye’nin büyüme süreci açısından da önemi büyüktür. Yakın tarihimize dönüp de bir baktığımızda; Türkiye’nin siyasi istikrarsızlıktan dolayı ağır sosyal ve ekonomik faturalar ödediğini hepimiz biliyoruz.

Türkiye’nin siyasi tarihi darbeler, muhtıralar veya daha genel bir ifadeyle, anayasal olmayan yollarla iktidara gelme veya iktidardan uzaklaşma girişimleri açısından zengindir. Söz konusu durum, hükümetlerin uygulayacağı ekonomi politikalarında bir belirsizlik ve en başta yatırım, sermaye birikimi, ekonomik büyüme gibi birçok ekonomik değişken üzerinde etki yaratmış ve yaratmaya devam etmektedir.

Türkiye’de hükümetlerin iktidarda kalma süreleri, programlarını yürütebilme yeteneği ve seçimle işbaşına gelmeleri, ekonomik gelişmişlik düzeyi tarafından belirlenebilmektedir. Türkiye için belirtilen bu sonuçlar başka ülkeler için de geçerlidir. Özellikle; “yüksek ekonomik gelişmişlik düzeyi veya büyüme oranlarının yönetim değişikliğini azaltacağı” şeklindeki düşünce Türkiye için de geçerli görülmektedir.

Siyasi istikrarsızlığın siyasi yozlaşmayı beraberinde getirdiğini, ekonomik yolsuzlukları artırdığını, siyasete ve siyasi kurumlara olan güveni azalttığını ülkemizde de, dünyada da gözlemlemekteyiz.

Siyasi yozlaşmayı sadece siyasetçilerin üzerine yüklemek büyük bir haksızlık olur. Çünkü yozlaşma mekanizması içine sadece siyasiler değil, toplumun tüm kesimleri girmektedir. Seçmenler, politikacılar, bürokratlar, işadamları, çıkar ve baskı grupları yozlaşmanın birer parçası durumundadırlar.

Bu konudaki genel kanaat, devleti yönetenler temiz ve güzel ahlaklı olursa, her şeyin temiz ve güzel olacağıdır. Bu yanılgıdır.

Çünkü siyasiler toplumun adeta bir aynası gibidirler. Rüşvet alan memur ne kadar suçlu ise, rüşveti veren vatandaşta o derece suçludur. Torpil yapan idareci ne kadar suçlu ise, torpil isteyen vatandaş da o derece suçludur. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.

Bir ülkenin, istikrarlı bir ekonomik büyümeyi yakalayabilmesinin temel koşulu, güçlü ve istikrarlı bir siyasi yapıdır. Güçlü, ne yaptığını bilen ve çevresine güven veren bir siyasi otorite, geleceğe yönelik birçok belirsizliği de ortadan kaldıracaktır. Ancak, böylesine güçlü bir siyasetin desteğinde ekonomi istikrarlı bir büyüme sağlayacaktır. Siyasetteki istikrarsız yapı, şüphesiz ki, ekonomik istikrarı etkileyen en önemli faktördür. Siyasete dair belirsizlikler, sanayicinin ve işadamlarının en çok şikâyet ettikleri konulardan biridir. Çünkü yatırım yapmak isteyen işadamı önünü görmek ister, geleceğe yönelik belirsizliklerin en aza inmesini ister.

Sonuç olarak; bizim ve çocuklarımızın daha iyi bir geleceğe sahip olması için, Türkiye’nin istikrarlı bir ekonomik büyümeyi gerçekleştirebilmesi gerekir. Bunun için de öncelikle siyasette istikrarı sağlaması gerekmektedir.

Türkiye sahip olduğu sosyal ve ekonomik potansiyeli ile dünyanın en büyük yirmi ülkesi içindedir. Sahip olduğumuz bu potansiyel, çağın gereklerine ve uluslararası konjonktüre uygun olarak kullanıldığı takdirde, Türkiye çok daha üst sıralarda kendine yer bulacaktır. Ülkemizin siyasi istikrarsızlıkla frenlenip, çocuklarımızın geleceğinin ipotek altına alınmaması için, bu ülkede yaşayan her siyasetçi, her seçme yeteneği olan vatandaş, kısacası akli salim her kişi taraf olarak değil, “ülkem” diyerek seçimlerini yapmak zorundadır.

Unutmayalım ki; “Başka bir Türkiye yok!”

Hakkında nevzaterdag

Check Also

Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi UTTS Taktırma Zorunluluğu Geldi!

Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi Uygulama Genel Tebliğinde değişiklik yapılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete ‘de yayımlandı. …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir