Mobbing’i İspatta Yeni Bir Yargı Kararı
Aleni Olmayan Ortamda, Hakarete Uğrayan Kişinin Konuşmayı İzinsiz Kaydı Suç Olmaz.
Çağımızın iş vebası mobbing; gücü elinde bulunduran kişinin ya da grubun, diğerlerine psikolojik yollardan, uzun süreli sistematik baskı uygulamasıdır” diye tanımlanmaktadır. Mobbing; kültür, cinsiyet ve hiyerarşi farkı gözetmeksizin tüm iş yerlerinde ortaya çıkabilir. İş hayatında ve çalışma ortamlarında herkes potansiyel bir mobbing adayıdır. Dolayısıyla mobbinge maruz kalma riski herkes için geçerlidir. Hukukun genel kuralı gereği; her müddei iddiasını ispatla yükümlüdür. Dolayısıyla işçi de mobbing’e giren eylem ve davranışlardan bir ya da bir kaçına maruz kaldığını iddia ediyorsa ve akabinde bundan doğan yasal haklarını istiyorsa, öncelikle maruz kaldığı eylem ve davranışı ispatlamalıdır. Durum böyle olunca, buna birde TCK’nın 133/2. maddesinde kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması başlığı altında suç olarak tanımlanması, mobbinge uğrayanların bunu ispatlamasını güçleştirmekte idi.
Bu karar bana göre; mobbing’in ispatında önemli bir karardır.
Elverişli bir aletle dinlenilen veya kaydedilen konuşma veya söyleşiden elde edilen bilgiler sayesinde kendi veya üçüncü kişi lehine, maddi ya da manevi yarar, yani; fayda veya avantaj sağlanması; bu bilgilerin, menfaat karşılığı olsun ya da olmasın, ilgilisi dışındaki kişi veya kişilere verilmesi ya da diğer kişilerin dolaylı olarak bilgi edinmelerinin temin edilmesi, TCK’nın 133/3. maddesinde ayrıca suç olarak tanımlanmış olup, hükümden sonra 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun 80. maddesi ile TCK’nın 133/3. maddesinde yapılan değişiklikle kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların kaydedilmesi suretiyle elde edilen verilerin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi eylemi suç olarak düzenlenmiştir. Ancak kişinin, bir daha kanıt elde etme olanağının bulunmadığı ve yetkili makamlara başvurma imkanının olmadığı ani gelişen durumlarda, örneğin; kendisine karşı işlenmekte olan (cinsel saldırı, hakaret, tehdit, iftira veya şantaj gibi) bir suç söz konusu olduğunda ya da kendisine veya aile birliğine yönelen, onurunu zedeleyen, haksız bir saldırıyı önlemek için, kaybolma olasılığı bulunan kanıtların kaybolmasını engelleyip, yetkili makamlara sunarak güvence altına almak amacıyla, saldırıyı gerçekleştiren tarafın bilgisi ve rızası dışında, konuşma ve haberleşme içeriklerini veya özel hayata ilişkin ses ve görüntülerini dinleme, izleme ya da kaydetme eylemlerinin hukuka aykırı olduğunu kabul etmek mümkün olmadığı gibi, esasen bu hallerde, kişinin hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle hareket ettiğinden de söz edilemeyeceği. Dosya içeriğine, sanık savunması, müşteki beyanı ve bilirkişi raporlarına göre, sanığın özel bir bankanın genel müdürlüğü bünyesinde inşaat proje sorumlusu, müştekinin ise aynı birimde inşaat birim müdürü olarak çalıştığı, sanığın, müştekinin kendisi hakkında performans değerlendirmesi için odasında müdür yardımcısı E.’nin de katılımıyla yaptığı aleni olmayan toplantıda konuşulanları, diğerlerinin rızası olmaksızın cep telefonu ile kayda alarak toplantıda müştekinin kendisine hakaret ettiği iddiasıyla Cumhuriyet Başsavcılığında şikayetçi olması şeklinde gelişen olayda; sanığın aksi kanıtlanamayan bankada 2003 – 2012 yılları arasında görev yaptığı, 2009 yılında birim müdürü olarak çalışmaya başlayan müştekinin göreve başladığı günden bu yana kendisine karşı negatif bir tutum içerisinde olduğu, eski çalışan olması nedeniyle kendisini tasfiye etmek istediği, daha önce iş ortamında kendisine sözlü olarak hakaret ettiği, toplu ortamlarda kendisine karşı rencide edici ve küçük düşürücü tavırlar sergilediği, yaklaşık 1 ay önce hakkında haksız yere soruşturma başlattığı, olay günü de, performans değerlendirme toplantısında kendisine hakaret içerikli sözler söylemesi nedeniyle üzerindeki cep telefonu ile gizlice kayıt yaptığı, eylemi başka türlü ispat etmesinin mümkün olmadığı yönündeki savunması ile bu savunmayı doğrulayan bilirkişi raporuna göre, sanığın başkaca şekilde ispatlanması mümkün olmayan bir hal içerisinde iken, toplantıda kendisine yönelik hakaret içerikli konuşmayı kayda aldığı, sanığın eyleminin hukuka aykırı olduğunu kabul etmenin mümkün olmadığı anlaşıldığından, tebliğ namede bozma öneren düşünceye iştirak edilmemiş, gerekçede her ne kadar, atılı suçta failin aleni olmayan konuşmanın tarafı olmayan herhangi bir kişi olması gerektiğinden, sanığa yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmadığı belirtilerek, sanığın beraatine karar verilmiş ise de, gerekçesi yanlış olan hükmün, sonucu itibariyle doğru olduğu anlaşılmakla bu husus bozma nedeni yapılmamıştır. Yukarıda ki yargı kararı hukuki terimlerle olduğu için, anlaşılması zor olabilir. Bu yüzden kararı basitçe özetlemek gerekirse; şayet mobbingi ispatlamanın başka bir yolu yok ise; iş yeri ortamında kendisine hakaret edeni izinsiz cep telefonuna kaydetmek suç teşkil etmez.Benzer Yazılar
Merhaba Nurdan hanım,
çalışan bir yönetici mobing uyguluyorsa bunu engellemek işverenin görevidir anlattıklarınızdan anladığım işveren buna duyarsız kalıyor ise işletmedeki kamera görüntülerini alabiliyorsanız bunu kaynak gösterip dava konusu yapabilir. Fiziki temasdan dolayı savcılığa suç duyurusunda bulunabilirsiniz.
Iyi gunler. Benim şöyle bir sorunum var. Patron fabrikanın ortasında herkese bağırıyor, banada bir kaç kere bağırdı. Piskolojim bozuldu iyicene. Panik atak oldum. Is yerinde kimse sikayetten yana değil. Ben bunu videoya Alıp Sikayette bulunsam suçlu olurmuyum, yoksa hakkım olan tazminatimi kazanabilirmiyim ?
Ertuğrul bey merhaba,
okuduğunuz makalede yüksek yargının bu konudaki bir kararı vardı fakat vakadan vakaya farklılık olabilir benim önerim durumunuzu bir avukatla paylaşıp ona göre eyleme gecin