Zengin Akrabadan Yoksulluk Nafakası İstenebilir mi?
4721 sayılı Türk Medeni Kanunumuzun 2. bölümünde 364. maddesinde yer alan nafaka yükümlülüğü yakın akrabaya sorumluluklar yüklemiş yoksul akrabaya bakma yükümlülüğü getirmiştir.
Buna göre ;
“Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üst soyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür”
Kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, refah içinde bulunmalarına bağlıdır. Eş ile ana ve babanın bakım borçlarına ilişkin hükümler saklıdır.
Nafaka davası, mirasçılıktaki sıra göz önünde tutularak açılır. Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir. Nafakanın, yükümlülüklerinin bir veya bir kaçından istenmesi hakkaniyete aykırıysa hakim, onların nafaka yükümlülüğünü azaltabilir veya kaldırabilir. Dava, nafaka alacaklısına bakmakta olan resmi veya kamuya yararlı kurumlar tarafından da açılabilir. Hakim, istem halinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir. Yetkili mahkeme, taraflardan birinin yerleşim yeri mahkemesidir.
Korunmaya muhtaç kişilerin bakımı, bununla yükümlü kurumlar tarafından sağlanır. Bu kurumlar, yaptıkları masrafları nafaka yükümlüsü hısımlardan isteyebilirler. Yardım nafakası, yoksulluğa düşen kişiyi bu zaruret halinden kurtaracak miktarla sınırlıdır. Çalışma imkanı varken çalışmayan, ergin olduktan sonra eğitim görmeyen çocuklar ve yine mal varlığı olan kişiler yardım nafakası talep edemez. Eğer talep edenin bir mal varlığı varsa yoksulluğunu öncelikle bu mal varlığından gidermek zorundadır. Yani yardım nafakası talep edilebilmesi için öncelikle talep eden kişinin yoksul olması gerekir. Yoksulluk halinin kabulü içinse nafaka talep edenin çalışma gücü kaybı, eğitim görmesi, hastalık, iş bulamama vb. nedenlerle çalışmaması nedeni ile yoksulluğa düşmüş olması ve nafaka talep edenin menkul ve gayrimenkul malları ile hak ve alacaklarının bulunmaması gerekmektedir. Kısaca yardım nafakası talep edenin, kendisine yardım edilmediği takdirde yoksulluğa düşecek olması gerekmektedir. Yargıtay kararlarında nafaka vermekle yükümlü tutulacak veya destek olacak kardeşin bakım gücü ve varlık (refah) durumu şöyle tanımlanmıştır: Kardeşin kardeşten nafaka isteyebilmesi için nafaka ile yükümlü tutulmak istenenin refah içinde olması gerekir. Yasada refah tarif edilmemiş, bunun takdiri mahkemeye bırakılmıştır. Geliri, çevresine ve sosyal durumuna göre lüks sayılabilecek şeyleri sağlamaya elverişli bulunan ve ihtiyaçları dışında bolluk içinde olan kimse refah halinde sayılır (Yargıtay 2.HD. 5848-5323 sayılı kararı). Bir başka tanıma göre de; refah, bir kimsenin geleceği için kaygı duymadan toplumun lüks kabul ettiği ihtiyaçları da dahil olmak üzere, bütün ihtiyaçlarını karşılayabilmesi halidir. (2.HD. 1921-1961) (YKD.1977/8-1072) – Geliri, çevresine ve sosyal durumuna göre lüks sayılabilecek şeyleri sağlamaya elverişli olan ve normal gereksinimleri (ihtiyaçları) dışında her şeyi elde edebilecek bir bolluk ve zenginlik içinde bulunan kimse varlık (refah) halinde sayılır.
Yoksulluk nafakası, yoksulluğa düşecek eş için verilen ve boşanma davası kesinleştikten sonra işlemeye başlayacak olan nafakadır. Medeni Kanunumuzun 175. maddesinde yerini bulan kavram kanunda şu şekilde geçmektedir: “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.” Yoksulluk nafakasını eşlerden biri isteyebilir. Boşanma davası devam ederken istenebilir. Bir başka ihtimal de ilk kez yoksulluk nafakası istemek kaydıyla boşanma davası kesinleştikten 1 yıl sonraya kadar istenebilir.
Bu koşullardan hiçbiri yoksa yoksulluk nafakası ödeyen kişi nafakayı ödemeyi sürdürmek durumundadır. Çünkü kanuna göre yoksulluk nafakası “süresiz” olarak bağlanıyor.
Benzer Yazılar