Türk vergi sisteminde mükelleflere tanınan haklar ve kolaylıklar kimi zaman bilgi eksikliğinden kimi zaman zamanında müdahale edilemediğinden mükellefler tarafından yararlanılamamaktadır.
Bu avantajlı durumlardan faydalanamayan vergi mükellefleri daha fazla vergi ödemek durumunda kalmakta ya da kendi faaliyetlerine daha fazla kaynak aktarabilecekken bundan bir getiri elde edememektedirler.
Avantaj sağlama yasal olmayan vergi kaçırma gibi değil kanunların müsaade ettiği ölçülerde kanunların avantaj olan unsurlarının kullanılarak daha az vergi yükü taşımaktır. Vergiyi ödeme gücü üzerinden değil ödemek istediği miktar üzerinden ödeyen gayrisafi yurt içi hasılaya göre kayıt dışı ekonominin her gecen gün daha da büyüdüğü ülkemizde, gerek gerçek gerekse tüzel kişilerce Devlete daha az vergi vermek için vergi kaçırma yerine kanunların müsaade ettiği avantaj olacak unsurların kullanılması en doğal ve doğru yoldur.
Vergi avantajlarından yararlanarak vergi yükünü azaltmanın yasal oluşu ve yasalarla mükelleflere tanınan bir hak oluşu da bu bölümü cazip kılan unsurlardandır. Tüm vergi kanunlarımıza baktığımıza indirim, istisna, muafiyet gibi bölümler olduğunu görürüz. Kanunlarımızı iyi bilir ve doğru okursak bizlere bir sürü avantaj olacak unsuru sunduğunu görürüz.
Bu konu başlı başına bir kitap olabilecek kapasitedir. Nitekim ilk kitabım Türk Vergi Sisteminde bu konuyu çok derin işlememiş olmama rağmen 300 sayfaya yakın bir bölüm almıştı. Ben okuyucularımıza çok uzun bunları yazmayacağım sadece kanunlardaki avantajları kullanmanın ne kadar önemli olduğunu vurgulamak için aşağıda bazı örnekler vereceğim.
Örneğin; Kurumlar Vergisi Kanunumuzun 5. Maddesi istisnaları anlatmaktadır. Bakın burada kanun koyucu nasıl bir avantaj sağlamış şirketlerimize;
Kanunun 5. Maddesi 1/e bölümünde gayrimenkul ve iştirak hissesi satışı ile alakalı olarak “Anonim ve limited şirketlerin, en az 2 tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan gayrimenkul ve iştirak hisselerinin satışından doğan kazancın, % 75’i kurumlar vergisinden müstesnadır denmiş. Bu avantajdan yararlanabilmek için satış kazancının istisnadan yararlanan kısmı, satışın yapıldığı yılı izleyen 5. yılın sonuna kadar pasifte “özel bir fon” hesabında tutulmalı. Ayrıca, satış bedelinin, satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesi gerekiyor”.
Bakın aynı konu ile alakalı Katma Değer Vergisi kanunumuzun 17. maddesinde istisnalar anlatılmış burada diğer istisnalar bölümünde; en az iki tam yıl süreyle kurumların aktifinde yer alan gayrimenkul ve iştirak hisselerinin, satışı KDV’den müstesnadır denmiş (KDV.K Md 17/4-r). İştirak hissesi, bir anonim şirketin hissesi ise ve “hisse senedi” ya da “ilmühaber” bastırılmışsa, iki yıllık süre aranmaksızın, hisse senetlerinin veya ilmühaberlerin teslimi, KDV’den müstesnadır denmiş (KDV K Md.17/4-g). Yine vergi avantajlarına Vergi Usul Kanunumuz açısından da bir örnek verecek olursak; Vergi Usul Kanunumuz 328. Maddesinde şunları görüyoruz “ amortismana tabi olan sabit kıymetlerin satısından elde edilen karı üç yıl vergi dışı bırakılarak yenileme fonuna alınabileceği hükme bağlanmıştır. Fona alınan kâr tutarı 3 yıl içinde aynı türde alacağınız sabit kıymetin amortismanından düşülecek 3 yıl içinde aynı türden bir sabit kıymet almaz isek 3. yılın sonunda bu kar gelir kaydedilecek.
Özetle satılan sabit kıymetin karı için 3 yıl vergi ödemeyeceğiz yenisini alırsak ta zaten amortismanından düşüp hiç vergi ödemeyeceğiz. Sadece birkaç örnek verdiğim kanunlarımızdaki avantajlar o kadar farklı ve çok ki işte bu yüzden vergi avantajlarının bilinmesi önemlidir. Bunun arkasından iyi bir vergi planlaması vergi yönetimi yapmak da kaçınılmaz olmaktadır.
Vergi Yönetimi Nedir?
Yararlanılması mümkün görülen vergi avantajlarının ve risklerinin tanımlanması, vergi planlamasının yapılması vergi yönetimidir. Yüksek vergi oranlı ülkelerdeki işletmelerin, deneyimli danışman yardımı olmadan vergi planlamasından yarar sağlamaları son derece güçtür, hayal kırıklığı ve zararlara yol açabilir. İş sadece bir şirket kurmak değil, çok yönlü değerlendirilmiş olması gerekli konseptin tüm inceliklerinin de sürekli gözetilerek, komplikasyonsuz yürümesini sağlayabilmektir.
Bu açıdan;
Sağlıklı bir kurumsal vergi yönetiminin sunacağı avantajları şöyle sıralanabilir:
- Mevzuatımızda oldukça dağınık halde olan ve özel kanunlarla düzenlenen teşvikler,
- Çeşitli kanunlarda yer alan muafiyet ve istisna uygulamaları,
- İleriki yıllarda vergi kalkanı yaratacak mali zararların etkin kullanımı,
- Vergi iadelerinin zamanında ve doğru olarak alınması,
- Vergi konsolidasyon müessesesinin eksikliğinde grup şirketlerinin yapılanması,
- Ortaklık yapısının kar dağıtımı ve vergilendirilmesine etkileri,
- Fazla ve yersiz ödenen vergiler,
- Finansman yöntemlerinin seçimi ve uygulaması.
Kurumların söz konusu bu fırsatları doğru değerlendirmek adına mutlaka profesyonel bir destek alması gerekir .“Vergi yönetiminde fırsatları değerlendirmek özellikle şirketlerin olası bir satış sürecinde bir adım öne geçmesini sağlamaktadır. Doğal olarak, fırsatların belirlenmediği durumlarda taraflar arasındaki güç dengesi satıcı aleyhine değişmektedir. Vergisel risk ve fırsatların analizi işletmelerin alım, satım gibi sadece herhangi bir özel durum öncesinde ya da ekonomik kriz sırasında dikkate alması gereken bir çalışma olmayıp normal şartlar altında da iş hayatının seyrinde hassasiyet göstermeleri gereken bir konudur. Sonuçta ulaşılacak noktada ise işletmenin halen ne durumda olduğu, istenmeyen durumlarla karşılaşıldığında neler olabileceği ve daha iyiye ulaşabilmek açısından ise neler yapılması gerektiği profesyonel bir bakış açısıyla incelenerek ortaya konulmalıdır.”
“Herkesin hayatında Başarısızlıklar olabilir. Önemli olan başarısızlıktan bir sonraki olanağı değerlendirebilmektir. Burada asıl olan hiç düşmemek değil, her düşüşten sonra dimdik ayağa kalkabilmektir.”