Danışmanlık yaptığım bir firmanın sorusu üzerine tüm şirketleri ilgilendiren bir konu olduğu için Bugün ki yazımın konusu başlığından da anlaşılacağı gibi çalınan ve zayi olan malların vergisel durumu. Konuyu çalınan mallar ve zayi olan mallar açısından ayrı ayrı iki başlık altında incelemekte fayda var.
ÇALINAN MALLAR
İşletmenin aktifinde kayıtlı ticari mallar, demirbaşlar, menkul kıymetler, alacak senetleri ve bazı maddi olmayan haklar hırsızlığa konu olabilmekte ve işletmeden çıkabilmektedir. Bir işletmenin çalınma sonucunda uğradığı kayıplar Mevcut Yasal Düzenlemeler Çerçevesinde Matrahtan İndirilecek Gider olarak kabul edilmemektedir. Çünkü hem Kurumlar Vergisi Kanununda, hem de Gelir Vergisi Kanununda Sermayede Meydana Gelen Azalmaların Zarar Sayılmayacağı hususundaki düzenlemeler bulunmaktadır. Hırsızlık; yapan kişi veya kişilerle kayba uğrayan işletme arasında hüküm ifade etmesi yanında, bu olayın sonuçlarının borçları ortadan kaldırması da mümkün olmadığından, Devlete ödenecek olan vergi borcunu azaltıcı bir unsur olarak kabulü de mümkün değildir. Dolayısıyla işletmeden çalınan mal bedelleri gider niteliğinde olmayıp hırsızlık sebebiyle meydana gelen kayıpların ancak Kanunen Kabul Edilmeyen Gider olarak kaydedilmek suretiyle işletmenin varlığından çıkarılabilir. Buna yönelik Danıştay tarafından verilmiş birçok karar mevcuttur. Katma Değer Vergisi Kanunumuz çalınan malın, alış faturasında gözüken KDV, diğer KDV’lerle birlikte beyan edilerek, vergi dairesine ödenecek demektedir. Çalınan mal yeni alınmış ve KDV’si de indirilmemişse indirim konusu yapılamayacak. Özetleyecek olursak Malı çalınan esnaf veya şirket, bu malların bedelini zarar veya gider yazamayacak KDV sini indirim konusu yapamayacak yapmış ise de beyan ederek ödeyecek. Burada sadece muhasebe açısından önemli bir husus söz konusudur onu da hatırlatmadan geçmeyelim o da İşletmeden Çalınan kıymetlerin sigortalı olup olmamasına göre muhasebeleştirilmesi süreci farklılık arz etmesidir.
DEĞERİ DÜŞEN ZAYİ OLAN MALLAR
Vergi Usul Kanunu açısından zayi olan mallarla ilgili net bir hüküm olmaması sebebiyle isabetli bir değerlendirme yapmak zordur. Bir emtia da kısmen veya tamamen meydana gelen değer kaybının zarar veya gider olarak yazılabilmesi için, oluşan bu değer kaybının ya normal ticari faaliyeti içinde ya da tabi afetler nedeniyle meydana gelmelidir. Dikkat edilmesi gereken husus kıymet kaybının, ekonomik değerindeki düşüşlerin ticari faaliyet veya doğal afetlerle mutlak bir bağlantısının olmasıdır. Dolayısıyla yukarıda verilen durumlara uygun düşen emtialar için imalat ve ticaret işletmeleri karşılık ayırarak kıymeti düşen kısma isabet eden bedel giderleştirebilir. Bunun dışında ortaya çıkan kayıplar gider veya zarar yazılsa bile bu vergi mevzuatı açısından kanunen kabul edilmeyen gider olarak kabul edilecektir.
Değeri düşen malların emsal bedelinin mükellefler tarafından Gelir idaresi bünyesinde bulunan takdir komisyonundan talep edilmesi gerekmektedir. Kıymeti düşen mallara ilişkin hasar tespitinin takdir komisyonları dışında İtfaiye yetkilileri, sigorta eksperleri, kaymakamlıkça görevlendirilen bilirkişiler, eczacılar odasının veya sağlık müdürlüğünün tayin edeceği heyet, jandarma gibi kişi ve kurumlarca yapılması durumunda, bu kararlara istinaden değer düşüklüğünün sonuç hesaplarına gider olarak kaydedilemez. Dolayısıyla, çalınan ve kaybolan malların haricinde zayi olmuş malları iktisadi kıymetlerini tamamen yitirmesi, değerlerinin takdir komisyonlarınca sıfır olarak tayin edilmesi şartı ile yine Vergi Usul Kanunu gereği karşılık ayırıp gider olarak yasal defterlere kaydedilir
Katma Değer Vergisi Kanunu açısından zayi olan mallara ait yüklenilen KDV ‘nin indirimi söz konusu değildir. Malların tamamen zayi olması durumunda bunların alımında yüklenilen vergiler indirim konusu yapılmış ise, indirilmiş olan vergilerin hesaplanan katma değer vergisine ilave edilmek suretiyle düzeltilmesi vergilerin henüz indirilmemiş olması halinde ise, bu vergilerin indirilecek katma değer vergisi hesabından çıkarılması gerekmektedir. Katma Değer Vergisi Kanunda, “deprem, sel felaketi ve Maliye Bakanlığınca mücbir sebep ilan ettiği yerlerdeki zayi olanlar hariç, zayi olan mallara ait katma değer Vergisi” nin mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indirilemeyeceği hükmüne yer verilmiştir. “
Vergi Usul Kanunda yer alan değeri düşen mal kavramı ile zayi olan mal kavramı arasında bir benzerlik bulunmakla birlikte, değeri düşen mallar fiziksel olarak kaybolmamakta, sadece parasal değeri düşmektedir. Zayi olan mallarda ise mal fiziksel olarak tamamen yok olmaktadır. İmalat veya satış sırasında meydana gelen firelerde zayi olan mal kavramı dışında değerlendirilmektedir kullanım süresi geçen veya bir başka biçimde kullanılamayacak hale gelen ve imha edilen mallar, zayi olan mal mahiyetinde olduğundan mükelleflerce bu malların iktisabı dolayısıyla yüklenilen KDV’nin indirim konusu yapılması da mümkün bulunmamaktadır. Bu çerçevede, zayi olan mallara ait yüklenilen ve daha önce indirim konusu yapılan KDV’nin, imha tarihini kapsayan vergilendirme dönemine ait 1 No.lu KDV Beyannamesinin “İlave Edilecek KDV” satırına dahil edilmek suretiyle indirim hesaplarından çıkarılması gerekmektedir.
Bu durumun istisnaları ise şöyledir;
- Maliye Bakanlığınca mücbir sebep ilan edilen yerlerdeki zayi olan mallara ait katma değer vergisi indirim konusu yapılabilir Buna karşılık Maliye Bakanlığınca yangın sebebiyle mücbir sebep ilan edilmediği sürece, yangın sonucu zayi olan mal nedeniyle yüklenilen KDV’nin indirim konusu yapılması mümkün değildir.
- Malın tamamen yok olmaması, ancak değerinde önemli derecede düşüklük meydana gelmesi halinde malın zayi olması hükümleri geçerli olmayacaktır. Bu durumda malların zayi olması değil düşük bedelle veya zararına satışı söz konusu olacağından, bu malların iktisabı dolayısıyla yüklenilen KDV’nin indirim konusu yapılabilir
- Takdir komisyonu kararınca fiziken var olduğu saptanan ve değeri (0) sıfır olarak belirlenen malların çürüme , bozulma veya kullanım süresinin geçmesi gibi sebeplerle takdir komisyonu gözetiminde imha edilmesi durumunda bu malların zayi olan mallar kapsamında değerlendirilmeyeceği, imha edilen söz konusu malların alımı sırasında yüklenilen ve alış faturalarında gösterilen katma değer vergisinin indirim konusu yapılması mümkündür. Maliye Bakanlığının fiziken tamamen yok olmayan ve ekonomik değeri bulunan malların KDV’nin kısmen indirim konusu yapılabileceğine ilişkin farklı açıklamasına rağmen Danıştayın kısmen zayi olan mallara ait KDV’nin kısmen düzeltilmesi gerektiği yönünde kararları mevcuttur
- Sirkülerde yapılan açıklamalara göre, kullanım ömrü geçmiş malların düşük fiyatla satılması halinde daha önce indirilen KDV düzeltilmeyecek, ancak aynı mal yakılmak veya parçalanmak suretiyle imha edildiği takdirde zayi olan mal kabul edilerek daha önce indirilen KDV’nin tamamı düzeltilecektir. Ancak kullanım ömrü geçen ilaç veya gıda maddesi gibi mallar satılamayacağı için indirilen KDV’nin tamamının düzeltilmesi gerekecektir. Takdir komisyonu nezaretinde imha edilen malların KDV’nin düzeltilmemesi gerektiği görüşündeyiz. Ortada gerçek anlamda bir zayiat yok, sağlık ve çevre nedenleriyle iradi bir imha söz konusudur. Bu tür olağan dışı işlemleri ticari faaliyetin doğal bir sonucu, diğer bir ifade ile zararı kabul edilmeli ve daha önce indirilen KDV düzeltil memelidir.
Maliye Bakanlığı bugüne kadar zayi olan amortismana tabi iktisadi kıymetlere ait indirilen KDV’nin ne şekilde düzeltileceğine ilişkin olarak farklı bir yöntem belirlememiş ve bunlara ait katma değer vergisinin de ticari mallar gibi düzeltilmesi gerektiği izlenimi yaratmıştır. Amortismana tabi iktisadi kıymetlere ait indirilen KDV’nin söz konusu iktisadi kıymetin işletmede kullanılması sırasında kısmen veya tamamen geri kazanıldığı dikkate alındığında, zayi olan amortismana tabi iktisadi kıymetlere ait KDV’nin işletmede kullanım süresi/faydalı ömür oranı dikkate alınarak düzeltilmesinin kanun koyucunun amacına ve hakkaniyete uygun olacaktır.
Tesekkurler