Yeni Yasalar Ve Düzenlemeler Şirketleri Kurumsallaşmaya Zorunlu mu Kılıyor?
Kurumsallaşma ile ilgili birçok tanımlama yapılabilir fakat ben iki tanımlamayı paylaşarak başlık konuma başlamak isterim.
Kurumsallaşma; bir işletmenin, faaliyetlerini kişilerin varlığına bağımlı olmadan sürdürebilmesini ve geliştirebilmesini sağlayan bir yapı oluşturması olarak tanımlanabilir.
Farklı bir bakış açısıyla ise kurumsallaşma, işletmenin tüm stratejik kararlarına ve faaliyetlerine yön veren vizyon, ana amacı ve üstlendiği ana görevini tanımlayan misyon, faaliyetlerini yürütürken uyacağını beyan ettiği kavramları içeren ilke ve değerler, faaliyetini yürütürken izlediği yol ve yöntemleri yansıtan politikalar ve hedeflerine ulaşmak için sürdüreceği uygulamalar açısından belirli bir niteliğe, canlılığa ve sürekliliğe sahip olmasıdır. Olarak tanımlanmaktadır
Kurumsallaşmanın temel amacı; kurum, kuruluş ve işletmelerin, patron, lider yönetici ve önemli personele bağımlı olmadan faaliyetlerini sağlıklı bir şekilde yürütebilmeleri ve geliştire bilmeleridir.
İş hayatında yer alan firmalar, her zaman başlangıçta iş planı ile belirlenen bir yapı ile yola çıkılarak kurulmazlar. Özellikle Türkiye’de de kurulan firmalar, çoğunlukla KOBİ özelliğine sahip aile işletmeleridir. Girişimcinin, kısıtlı bir sermaye ile kendi bedeni gücünü de katarak kurduğu; tek kişi veya onun ortağı ile birlikte başlayan, daha sonra aile üyelerinin de katıldığı ve plansız olarak büyüme gerçekleştirmiş bir yapıdadır. Bu tür işletmelere baktığımızda genelde belirli bir büyüklüğe kadar kurucular ve çevresindeki kısıtlı sayıda çalışanı ile hızlı ilerleyen işletmeler olduğu, büyüme arttıkça sorunlar yaşamaya başladıklarını görürüz. Bu tür işletmelerin başlangıçta, büyümenin ne zaman gerçekleşeceği ve bu durumda neler yapılacağı hakkında planları bulunmadığından, sorun ortaya çıktıkça tek tek çözülerek işletme yoluna devam eder. Bununla beraber kuruculara bağlı olarak hayatını sürdüren işletme, ondan uzaklaştığında veya onu kaybettiğinde krize girer. Bir kısmı da krizden çıkamaz ve hayatı sona erer.
Türkiye’de yaklaşık 2 milyon KOBİ, toplam işletmelerin %99’unu, toplam istihdamın %77’sini, toplam yatırımların %38’ini, toplam ithalatın %25-30’unu, toplam katma değerin %44’ünü ve banka kredilerinin %25’ini oluşturmaktadır. Verilerden de anlaşılacağı üzere ülke ekonomimizde KOBİ’lerin yeri önemdedir. KOBİ lerin ticari hayat içersindeki bu öneminden sonra Ülkemizde son yıllarda hızla değişen vergi sistemi, sil baştan yazılan yeni Ticaret kanunu artık ülkemizde istemeseler bile KOBİ leri şirketleri kurumsallaşmaya zorlamakta bu düşüncemin sebebi Ticaret kanunumuz ve vergi sistemimizi ayrı ayrı inceleyecek olursak.
Yeni ticaret kanunumuzda yapılan düzenlemelerde KOBİ’lerin ayrı bir muameleye tabi tutulmadığını görüyoruz. Bununla birlikte önemli iki yeniliğin, KOBİ’lerin uygulayacağı finansal raporlama standartları ve bağımsız denetim alanındaki düzenlemelerde olduğunu görmekteyiz. Bu düzenlemeler uluslararası uygulamalara paralel düzenlemelerdir. Ancak, önemli bir detayı daha vermekte fayda var; getirilen düzenlemelerin esnetilmeden uygulanabilmesi durumunda, bu düzenlemelerin şirketlerimize hissedar ve menfaat sahiplerinden ayrı bir bağımsız kişilik kazandıracağı ve kurumsallaşmanın tesis edileceği yönündedir. Kurumsallaşmasını tamamlamış ve ayrı bir kişilik kazanmış şirketlerin de hissedar ve menfaat sahiplerinin ömründen bağımsız ve daha uzun yaşayan şirketler haline geleceği muhakkaktır.
Konumuza vergisel açıdan bakacak olursak; Bu köşede daha önce yazdığım makalelerde vergi idaresindeki değişimleri anlatmıştım hatırlarsanız vergi idaresi kayıt dışı ile mücadele temelinde teknolojik, personel ve mevzuat yapılanmasının büyük bir bölümünü tamamladı. Bu ne demektir? Kayıt dışı ile mücadele eylem planı çerçevesinde vergisel ve muhasebesel denetimler çok daha sık yapılacak konuya bu açıdan baktığımız zaman kurumsallaşmanın şirketler için önemi de ortaya çıkıyor çünkü Kurumsallaşmış şirket ve müesseseler isteseler de kayıt dışı kalamamaktadırlar. Şirketler büyüdükçe ve profesyonel yönetim anlayışı geliştikçe şirketlerin kayıt dışı işlemler yürütmeleri imkânsızlaşmaktadır. Kurumsallaşma sürecindeki firmalar için kayıt dışılık prestiji sarsan, şirket hakkında olumsuz kanaatlere sebep olan bir durumdur. Şirketlerin büyümeleri ile birlikte bankalar, hitap ettikleri müşteriler, satıcılar ve ortaklarla olan ilişkiler hukuki temellere oturmaktadır. Bu süreç içinde her işlemin de yasal olma mecburiyeti artmaktadır.
Kurumsallaşma ve profesyonel yönetim anlayışı etrafında, şirketler iç kontrol sistemlerini kurmaktadırlar. Muhasebe departmanı aynı zamanda iç kontrol ünitesi haline gelmektedir. Bu çerçevede mal ve para hareketleri tamamen çalışanlar eliyle kontrol edilmektedir. Böyle bir yapı içinde kayıt dışılık çoğu zaman vergisel sonuçlardan önce, şirketin para kaybı anlamına
gelmektedir. Bu nedenle de muhasebe sistemi tabiatı gereği vergi idaresini istediği tüm bilgileri üretecek niteliği kazanmaktadır
Tüm bunların ışığında şunu söylememiz yanlış olmaz değişen ticaret kanunumuz, yenilenen mali idaremiz, yaşanan ekonomik değişimlerin hepsi istemeseler bile ülkemizde KOBİ leri şirketleri kurumsallaşma sürecine yönlendirmektedir.
Kurumsallaşma sürecini başlatan ve doğru yürüten şirketlerimiz hem, kendilerini koruyacak hem de, Kurumsallaşma sürecini tamamlayarak sürdürülebilirlik sorununu aşmış olacaklardır. Bu tür şirketlerin meydana getirdiği ülke ekonomimiz de şüphesiz büyüme ve gelişmede daha istikrarlı, marka yaratan ve rekabet gücü yüksek bir ekonomi haline gelecektir.