Kanunlarımıza Göre Ortakların Şirkete Borçları Olamaz Mı?
Ticari hayatımıza yeni uygulamalar getiren Yeni Türk Ticaret Kanunumuzda ki birçok şirketi ilgilendiren bir konuda şirket ortaklarının şirkete olan borçlarıdır. Birçok şirketimizin hesap planına baktığımızda ortakların şirkete borcu olduğunu görmekteyiz. Peki yeni ticaret kanunumuz bu husus da bir yasaklama getirdi mi? Yasaklama getirdi ise bu nedir ve ne zaman uygulamaya girdi gibi birçok hususu bu makalemizde açıklayacağız. Fakat önce her şirketin muhasebesinde uygulamak zorunda olduğu hesap planı ve bilançosunda şirketin alacağının nasıl görüneceğini hesap planı açısından bir muhasebeci bakışı ile inceleyeceğim.
Ortakların İşletmeye Olan Borçları
Ortakların işletmeye olan borçları bilançonun aktif tarafında 131 ve 231 nolu hesaplarda takip edilmektedir.
131. Ortaklardan Alacaklar Hesabının borç bakiyesi vermesinin anlamı; ortağın işletmeye borçlu olması anlamını taşımaktadır. Özellikle sermaye şirketlerinde, şirket ortağının şirkete borçlu durumda bulunması, şirketin fonlarının daha başka bir anlatımla şirket sermayesinin ortak tarafından kullanılmış olması anlamını taşır. Şirket bilançosunun özellikle bankla ve finans kurumlarınca incelenmesinde şirketin kredi kullanıyor olması halinde, 131. Ortaklardan Alacaklar Hesabının da borç bakiyesi veriyor olması, kullanılan kredinin ortak tarafından çekildiği düşüncesini yaratır. Zira ortağa borç verilmemiş olsaydı belki de şirket kredi kullanmak zorunluluğunda kalmayacaktı. Bu durumda şirketin ödemekte olduğu banka faizlerinin gider olarak yazılma olanağı yoktur.
Dikkat çekmek istediğim bir başka nokta, sermaye şirketlerinde sermayenin arttırılmasından ve tamamının ödenmesinden sonra, ortaklar cari hesabının borçlandırılarak sermayenin bu hesaba çekilmesi işlemleridir. Bu işleme özellikle sermayenin kuvvetli olması istendiği zaman başvurulduğu görülmektedir. Sermaye yüksek bir meblağa çıkarılmakta ve kayıtlar üzerinde ödendi gösterilmektedir. Ancak şirketin iş potansiyeli dolayısıyla kasaya alınan sermayenin başka bir değere dönüştürülme olanağı olmamakta ve kasa bakiyesi 131. Ortaklardan Alacaklar Hesabına çekilmektedir. Bilançonun incelenmesinde, bu görünüm sermayenin gerçekte ödenmediği anlamını taşımaktadır. Diğer bir anlatımla ortada para dönmeden fiktif bir işlem ile sermaye arttırımı yapılmış olmaktadır.
Tavsiyemiz, 131. Ortaklardan Alacaklar Hesabının en fazla, kayda değmeyecek kadar küçük meblağlar çerçevesinde kullanılması yoluna gidilmesi, ortakların yüksek meblağlar üzerinden borçlandırılmaması, yukarıda örneği verilen muamelelerin kesinlikle yapılmaması ve özellikle 131. Ortaklardan Alacaklar Hesabının kasa hesabı gibi yoğun bir şekilde çalıştırılmaması yönündedir. Bu açıklamalardan sonra akla şu soru gelmektedir; “Ortağımızın özel yaşantısını sürdürebilmesi için gerekli olan para bu yolla verilebilir mi?”. Bu ihtiyaç, şirketin yönetim organı tarafından ortağa ödenmesi kararlaştırılacak huzur hakkı ile çözümlenebilir. Ödenmesi kararlaştırılan huzur hakkı ücreti vergilendirilerek ortağa ödemede bulunulur. Böylece ortak; yasalara dayanarak ve vergisi ödenerek ihtiyacı olan parayı almış olacak, şirketin bilançosu da gerçeği yansıtmış olacaktır. Ortağa ödenecek huzur hakkı ile ilgili kararın şirketin yetkili organları tarafından alınması gerekmektedir.
Ortaklardan alacaklar hesabı uygulamada şirketlerce hangi işler için kullanılıyor?
İşletmelerin ortaklar cari hesabındaki borçların, işletmenin ortağına para kullandırma işlemi sonucu olabileceği gibi, uygulamada yaygın olarak aşağıda belirtilen nedenlerden de kaynaklanmaktadır:
- İşle ilgili yapıldığı halde belgesi temin edilemeyen durumlar.
- Fiilen harcama yapıldığı halde belgelendirilemeyen durumlar,
- Bordrolarda kayıtlı ücretlerin fiilen ödenen tutarın altında kalması nedeniyle oluşan durumlar,
- Kambiyo mevzuatı gereği yurt dışında bırakılan ya da kalan tutarın tahsilinin gecikmesi veya imkansız hale gelmesi vb nedenlerle dövizlerin değerlenmesi nedeniyle oluşan kur farkları gibi fiktif gelir yaratılmasından kurtulmak için bu bedellerin tahsil edilmiş gibi gösterilmesi sebebiyle oluşan durumlar,
- İşletmenin ortaklarının şahsi masraflarının ya da eş ve çocuklarının harcamalarının işletme kasasından karşılandığı durumlar,
- Kar dağıtımı prosedürüne uyulmadan kar payı çekimleri gibi durumlar.
- Sermaye şirketlerinin ortaklarına cari hesap yolu ile para kullandırma ya da yukarıda sayılan nedenlerle oluşan işlemlere uygulamada sıkça rastlanmaktadır.
Sermaye şirketlerinin ortaklarına bu şekilde borç para verme işlemlerinin, belirli şartlar dahilinde kurumlar vergisi yönünden örtülü kazanç dağıtımı olarak kabul edilmesi, söz konusu işlemin vergisel boyutunu ve kurumlar açısından konunun önemini daha da artırmaktadır.
5520 sayılı yeni Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 13/1-2 maddesinde ilişkili kişilerle yapılan bu tür işlemlerin transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı sayılacağına dair düzenlemeye de ayrıca yer verilmiştir.
Ortaklar Cari Hesaplarının Yeni Türk Ticaret Kanunu Karşısındaki Durumu:
Yeni Türk Ticaret Kanunu, “Ortakların Şirkete Borçlanma Yasağı” getirilmiş bulunmaktadır.
Yeni TTK ‘ya göre, iştirak taahhüdünden doğan borç hariç pay sahiplerinin (ortakların) şirkete borçlanması yasaklanmıştır.
İştirak taahhüdünden doğan borçtan anlaşılması gereken, gerek şirketin kuruluşunda gerekse de sermayesini artırması sırasında pay sahipleri (ortaklar) tarafından şirkete ödenmesi taahhüt edilen borçtur. Örneğin, şirket esas sermayesini 50.000 TL’den 100.000 TL’ye yükseltmiş ise ortakların sermaye artırımı nedeniyle şirkete ödemek durumunda oldukları 50.000 TL, iştirak taahhüdünden doğan borç olup bu durum yasak kapsamında bulunmamaktadır.
Borçlanma yasağına aykırı davranan pay sahiplerinin (ortakların) 300 günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılacakları hüküm altına alınmıştır.
Pay sahiplerinin (ortakların) şirkete borçlanma yasağı 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren uygulamaya girecektir. Anılan tarih sonrasında borçlanma yasağına aykırı şekilde şirketten borç alan pay sahipleri cezai müeyyideye tabi olacaklardır.
6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 24. maddesinde; Yeni TTK’ya aykırı olarak anonim şirkete borçlu olan pay sahiplerinin bu borçlarını Yeni TTK ’nın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3 yıl içinde, nakdi ödeme yaparak tamamen tasfiye etmek zorunda oldukları, borcun kısmen veya tamamen başkası tarafından üstlenilmesi, borç için kambiyo senedi verilmesi, ödeme planı yapılması veya benzeri yollara başvurulmasının bu madde anlamında tasfiye sayılmayacağı, bu süre içinde tasfiye gerçekleşmemişse, bu kişiler hakkında cezai müeyyide uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
Sonuç ve Değerlendirme:
Uygulamada, ortaklar cari hesapları yaygın bir şekilde (usulüne uygun veya uygun olmayan şekilde) kullanılmakta olup, özellikle vergi incelemelerinde şirketler önemli problemler veya cezalar ile muhatap olmuşlardır. Vergi idaresi dışında, ortakların cari hesapları (özellikle ortağın şirkette borçlandığı 131 nolu hesap) bugüne kadar fazla tenkit konusu yapılamamış idi. Ancak; Yeni TTK ile getirilen yeni düzenlemede, 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren “Ortakların Borçlanma Yasağı” ile şirketler tarafından gerekli tedbirler alınmaz ise, ciddi tartışmaların ve sorunların yaşanacağı bilinmelidir. Bizim şirketimizde de yüksek miktarlarda olan bu tutarlarla alakalı şunların yapılması gerekir:
- 2012 Bilançosunda görülen rakamın 2015 yılına kadar kapatılması
- 2013 yılında bu hesapta oluşan rakamların yılsonuna kadar kapatılması için eylem planı hazırlanmalı
- Ortaklardan alacaklar hesabına atılan açık ödemeler, personel ödemeleri, ortak kullanımları cari hesap düzeltmeleri gibi işlemler artık bu hesaplar kullanılarak yapılmamalı.
Merhaba,
Kasada bulunan fazla paraya uygulanacak adat ve ortakların şirketten aldıkları paraya uygulanacak faizin hesaplanmasına ait bir uygulama örnegi gösterebilir misiniz?
Bilindiği üzere belgesiz yapılan harcamalar ve ortakların şirketten çekmiş olduğu paralar kasa bakiyesinin yıl sonu yüksek vermesinin başlıca nedenidir.
Maliyenin görüşüne göre şirket ortaklarının işletmeden çekmiş oldukları paralar için ortaklara yıl sonunda KDV ihtiva eden faiz faturası (adat) düzenlenmesi gerekmektedir. Bunun gerekçesi ise söz konusu hizmetin bir finansman hizmeti olarak görülmesidir. Bu işlem ise 31 Aralık tarihli bir faturayla gerçekleştirileceğinden Aralık ayı seri numaralı bir faturanın mutlaka bekletilmesinde yarar var.
Adatlandırma sonucu faiz aşağıdaki formül ile bulunur;
Faiz = Net Adat x Faiz Oranı /36000
Buradaki faiz oranı, şirketin banka kredileri karşılığında borçlandığı tutara uygulanan faiz oranı baz alınarak uygulanır. Eğer, şirketin borcu yoksa Merkez Bankası Reeskont Faiz Oranı uygulanır.Adatlandırma sonucu hesaplanan faiz tutarı şirket açısından bir tür gelir olup vergilendirilmesi gerekmektedir.
kasa hesabının yüksek seyretmesi sonucu oluşan bakiyeyi dönem sonlarında tcmb bankası avans faiz oranına göre adat hesaplaması uygulaması yapılması . şayet işletme bünyesinde kullanılan banka kredisi var ise bu kredilerin ortalama faiz oranına yakın bir oran bulunup adat faizi hesaplanır. ayrıca kasa adatına ilaveden oluşan faizi netice hesaplarına gelir kaydedilme kdv matrahı oluşturdugunda % 18 kdvli fatura kesilmesi gerekir.