Ramazan ayının gelmesi ile işletmeler zaman zaman ayni yardımlar yapmakta, özellikle gıda yardımları ile çalışanlarına ve ihtiyaç sahiplerine destek vermektedirler. Biz de bu hafta ihtiyacı bulunan vatandaşlarımıza yapılan ve işletmelerin personeline yaptığı yardımların vergisel açıdan incelemesini yapacağız.
Fakirlere yapılan bağışlara yönelik vergi teşviki, yapılan bağışların gider yazılması suretiyle vergi matrahının azaltılması suretiyle gerçekleşiyor. Bağışların gider yazılmasına yönelik hüküm Gelir Vergisi Kanununun 40. maddesinde yer alıyor. Bu madde hükmüne göre fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara bağışlanan gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddelerinin maliyet bedeli gelir vergisi matrahının hesaplanması sırasında hasılattan indirilebiliyor veya yıllık gelir vergisi beyannamesi üzerinde indirim konusu yapılabiliyor. Kurumlar vergisi mükellefleri de bu tür bağışlarının maliyet bedelini kurumlar vergisi matrahından indirim konusu yapabiliyorlar. Gider kaydedilebilecek bağışların kapsamına gıda, temizlik, giyim ve yakacak maddeleri giriyor. Bu noktada oldukça önemli bir hususun altını çizmek gerekir. Bu maddelerin ihtiyacı bulunanlara doğrudan bağışlanması durumunda gider kaydı yapılamıyor. Fakat gıda, temizlik, giyim ve yakacak maddesi bağışı ana sözleşmelerinde gıda bankacılığı yer alan dernek veya vakfa yapılırsa gider kaydedilebiliyor. Yine dernek veya vakıf dışında başka organizasyonlar aracılığıyla yapılacak bağışlar da gider kaydedilemiyor. Bağışlara yönelik bir de KDV istisnası hükmü mevcut. Bu hükme göre fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara bağışlanan gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddelerinin teslimi KDV’den istisnadır. Yani bu teslimlerden KDV hesaplanmaz. Yapılacak bağışların şartlı olarak (bedelsiz olarak ihtiyaç sahiplerine dağıtılmak üzere) yapılması ve bağışların mutlaka bağış yapılan dernek veya vakıf adına düzenlenen fatura ile belgelendirilmesi ve taşıma için sevk irsaliyesi düzenlenmesi gerekiyor. Ticari işletmeye dâhil malların (gıda maddelerinin) bağışlanması durumunda dernek veya vakıf adına düzenlenen fatura bir yandan gelir bir yandan da gider kaydedilecek. Bağışlanan gıda maddeleri işletmeye dâhil değilse, söz konusu malın maliyet bedeli (KDV dâhil) Gelir Vergisi Kanununun 89. maddesi çerçevesinde yıllık beyannamenin bağış ve yardımlara ilişkin bölümüne yazılarak gelir vergisi matrahının tespitinde indirim olarak dikkate alınacak. Düzenlenecek faturada, bağışa konu malın maliyet bedeli (yüklenilen katma değer vergisi hariç) yazılı olacak. Bağış konusu mal için yüklenilen KDV’nin indirimi mümkün değil. Dolayısıyla yüklenilen KDV’nin, bağışın yapıldığı dönemde indirilecek KDV tutarları arasından çıkartılarak gider hesaplarına aktarılması gerekiyor. Faturada “İhtiyaç sahiplerine yardım şartıyla bağışlandığından KDV hesaplanmamıştır.” ibaresinin yer alması da zorunlu.
İşletmelerin çalışanlarına dağıtılan ramazan paketlerinde ise durum biraz farklı ramazan paketinin işletme çalışanlarına dağıtılması durumunda, dağıtılan paket “ayni ücret” sayılır. Yani çalışanın vermiş olduğu hizmet karşılığında ödenen maaş nasıl nakdi ücret geliri sayılıyorsa, verilen paket de ücret geliri sayılıyor ve ayni ücret olarak vergilendiriliyor. Ayni ücretin vergilendirilmesinde ise Gelir Vergisi Kanununun 63. maddesindeki tanımlamadan şöyle anlaşılıyor ki önce bu ayni ücretin nakde çevrilmesi gerekli. Hizmet erbabına verilen ayinler, verildiği gün ve yerdeki ortalama perakende fiyatlarına göre değerlenecektir. Ramazan paketlerini hazır olarak satın alan firmalar, satın alma bedeli olarak ödedikleri bedeli ortalama perakende fiyatı olarak dikkate alabilecekler. İhtiyaç maddelerini toptan alıp paketleri kendileri hazırlayan mükellefler de ödedikleri toptan tutarı esas alabilirler. Satın alma bedelleri işletmeler tarafından gider kaydedilebiliyor.
Katma Değer Vergisi Kanununun verginin konusunu ve verginin konusunu teşkil eden işlemleri belirleyen 1. maddesinin 1 numaralı bendinde “ticari, sınaî, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin” katma değer vergisine tabi olacağı hüküm altına alınmıştır. Aynı Kanunun teslim sayılan halleri düzenleyen 3. maddenin a bendinde “vergiye tabi malların her ne suretle olursa olsun vergiye tabi işlemler dışındaki amaçlarla işletmeden çekilmesi, vergiye tabi malların işletme personeline ücret, prim, ikramiye, hediye, teberru gibi namlarla verilmesinin” teslim sayılacağı belirtilmiştir. Kanunun 5. maddesinde ise “vergiye tabi bir hizmetten işletme sahibinin, işletme personelinin veya diğer şahısların karşılıksız yararlandırılması hizmet sayılır” hükmüne yer verilmiştir. Yapılan kanuni açıklamalardan da anlaşılacağı üzere personele ayın olarak veya hizmet olarak verilen ücretler katma değer vergisinin konusuna girmektedir. Ancak Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan 9 seri nolu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğin de şu açıklamalara yer verilmiştir. “Katma Değer Vergisi uygulamasında personele sağlanan menfaatlerden aşağıda sayılanlar vergiye tabi değildir. Özet olarak ramazan paketi için ödenen tutarlar (KDV dâhil), çalışanlara ödenmiş net ücret olarak kabul edilecek. Daha sonra ise bu tutarın brütleştirilerek çalışanın o ay ki ücret matrahına eklenmesi ve ücret geliri olarak vergilemeye tabi tutulması gerekiyor. Böylece ramazan paketi bir yandan ayni ücret olarak vergilenecek diğer taraftan da gider kaydedilmiş olacaktır.
Bu durumda herhangi bir ücretten söz edilemeyeceği gibi, işletme varlığından karşılanacak böyle bir yardım dağıtımının vergiden indirilmesi de mümkün değildir. İşletme sahipleriyle şirket ortakları bu yardımı kendi kişisel bütçelerinden yapmışlarsa işletmeyi ilgilendiren bir durum yok demektir zaten. Sorun, bu yardımların işletmeye ait paradan finanse edilmiş olması durumunda gündeme gelmektedir. Önceden indirildiyse de gerekli düzeltme işlemlerinin yaptırılması gerekir. İşletme sahip ve yöneticilerinin bu konuda hassa olmaları daha sonra vergi incelemesi geçirirlerse eğer, bu konuda birtakım vergi cezalarıyla muhatap kalabileceklerini unutmamaları gerekiyor.
T.C. Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü 04.05.1999 tarihli B.07.0.GEL.0.42/4213-1382/17360 sayılı özelgesinde bu hususu şu şekilde açıklamaktadır; İşçilere yapılan ayni yardımların, hizmet erbabına ücretleri dışında net olarak sağlanmış bir menfaat olduğundan, ücret olarak kabul edilmesi ve anılan Kanunun 63. maddesinin son fıkrası uyarınca verildiği gün ve yerdeki ortalama perakende fiyatlarına (Katma Değer Vergisi dahil) göre değerlendirilmesi sonucu tespit edilen tutarın brütünün bulunarak, bu tutar üzerinden hesaplanacak verginin işverence üstlenilmesi suretiyle Gelir Vergisi Kanununun 94, 103 ve 104. maddelerine göre işlem yapılması gerekmektedir. Ramazan erzağı yardımının SGK ya tabi tutulup tutulmayacağı ise süregelen bir tartışma konusudur. Zira 5510 sayılı kanununun Prime Tabi Tutulmayan Kazançlar ile ilgili bölümü olan 80. maddenin b bendine göre Ayni Yardımlar Sigorta Primine Tabi Değildir. Yine aynı kanunun 80. maddesinin a bendinin 2. fıkrası ise aynen şu şekildedir “2) Prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan o ay içinde yapılan ödemelerin ve işverenler tarafından sigortalılar için özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen tutarların, …..” Demek suretiyle prim ve ikramiye benzeri ödemelerin sigorta primine dahil edileceğinden bahseder. Burada önemli olan ödemenin nakit olup olmadığıdır. Zira prim ve ikramiye nakit olarak ödenen bir unsurdur. İşte bu yüzden sigorta primine dahil edilmesi gerektiği madde hükmünde belirtilmiştir. 5510 sayılı kanunun 80. maddesinin c bendi aynen aşağıdaki gibidir: c) (b) bendinde belirtilen istisnalar dışında her ne adla yapılırsa yapılsın tüm ödemeler ile ayni yardım yerine geçmek üzere yapılan nakdi ödemeler prime esas kazanca tabi tutulur. Diğer kanunlardaki prime tabi tutulmaması gerektiğine dair muafiyet ve istisnalar bu Kanunun uygulanmasında dikkate alınmaz. Yukarıdaki açıklamadan da açıkça görüleceği üzere ayni yardım yerine geçmek üzere yapılan Nakdi Ödemelerin prime esas kazanca dahil edilmesi gerekmektedir. Ramazan erzağı yardımı nakdi olarak yapılırsa (yani çalışanlara 150 TL nakit verilirse) prime esas kazancın tespitinde matraha dahil olacaktır ancak nakdi değilde ayni olarak yapılırsa (yani çalışanlara erzak şeklinde verilirse) kanun hükmüne göre sigorta primine esas kazancın tespitinde dikkate alınmayacaktır. Oysa Ramazan yardımı çoğunlukla erzak şeklinde yapılmaktadır. Dolayısıyla ayni yardımlar 5510 sayılı Kanunun 80. maddesinin b bendine göre sigorta primine esas kazanca dahil değildir. Şunu önemle hatırlatmak isteriz ki, eğer ramazan erzağı yardımı nakit olarak veriliyorsa bu takdirde aynı kanunun 80.maddesinin a bendinin 2. fıkrası gereği sigorta primine esas kazanca dahil edilmesi gerekmektedir.
GVK ’nın 61. maddesinde ücret; “İşverene tabi ve belirli bir iş yerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir” şeklinde tanımlanmıştır. Ücretin tanımından açıkça anlaşılacağı üzere para ile (nakit) ödeme dışında “ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler” de ücret olarak kabul edilmektedir.
Bu durumda, dağıtılan kolilerin ne alış ya da maliyet bedellerinin ne de bünyelerindeki KDV’nin vergi uygulamasında herhangi bir biçimde indirilmesi mümkün değildir.
Benzer Yazılar
Teşekkürler. Peki personelin evi varsa yine konut tahsisi veya konut için oturma bedeli alabilirmi. Örneğin kurumun binası yok ancak Personelin oturması amacı ile kiraladığını düşünürsek ve bu şekilde yapılan ödemelerde de vergi kesilmesi gerekir mi yoksa kurumun kendisine ait binasının mı olması gerekir.
Merhaba ,
Sorunuzda kurumdan kastınız içme suyu birliği sanırım birlik yönetim kurulu personele lojman tahsisi kararı alır ise o zaman birlik adına kiralanan lojman personele tahsis edilip kirası ve kiradan dolayı stopajı(%20) birlik tarafından ödenerek bedeli gider yazılabilir
sayın nevzat bey bu konu hakkında bir sorum olacaktı. ltd.şti bu yıl büyük bir marketten 25000,00 tl lik fatura geliyor fakirlere ramazan çeki olarak verilmiş. 100,00 tl ye bölünerek. ben nasıl bir işlem yapmalıyım burada indirim konusu yapmalımıyım yaparsam yıl sonu mu matrahtan mı düsmeliyim yoksa döneminde muhasebe kaydımı yapmalıyım indirim konusu değil ise kkeg yapıp muhasebe kaydımı yapmalıyım sonuçta babs de bildirilmesi gerekiyor.tesekkürler.
Emin bey merhaba, şirketiniz gıda bankacılığı yapan bir şirket değil sanırım eğer değilse yazımdada bahsettiğim gibi bu tür bağışlarının maliyet bedelini kurumlar vergisi matrahından indirim konusu yapabilmek için kapsamı gıda, temizlik, giyim ve yakacak maddeleri ihtiyacı bulunanlara doğrudan bağışlanması durumunda gider kaydı yapılamıyor. Fakat gıda, temizlik, giyim ve yakacak maddesi bağışı ana sözleşmelerinde gıda bankacılığı yer alan dernek veya vakfa yapılırsa gider kaydedilebiliyor.
firmamız gıda bankacılığı yapan şirket değil.indirim konusu yapamıyoruz o zaman. kkeg ile muhasebelestirip kdv indirimi yapmadan deftere kaydımı yapmalıyım doğrumudur. babs de bildirmek için tsk ederim.