Yaşadığım tecrübelerde firma sahipleri,ortaklarının tasfiye kararı almakla şirketten kurtulduklarını düşünüp sonradan birçok cezai işlemle karşılaştıklarını çok gördüğüm için bu bölümü ek olarak koydum.
Şirket tasfiyeye girdi ise tüm ortakların tasfiye sonuçlanıp tüm kapanışlar yapılıncaya kadar süreçleri takip etmelerinde kendileri açısından fayda vardır.
Şirketlerin herhangi bir nedenle tasfiye edilmeleri ve bu yolla hukuki kişiliklerinin sona ermesi, doğmuş ve doğacak amme borçları açısından Hazine zararına neden olabilir mi? Konu, bir yandan Türk Ticaret Kanunu ve diğer taraftan vergi hukuku açısından yöneticilerin kamu alacağının vadesinde ödenmemesinden ileri gelen sorumluluklarını ve yükümlülüklerini ilgilendirmektedir. Çünkü, daha son zamana kadar, amme borcuna batık şirketler ve yöneticileri tasfiyeyi kurtuluş aracı olarak görmüşler ve var olan hukuk boşluğundan faydalanarak, takipten kaçınma fırsatı bulmuşlardı.Ancak, Kurumlar Vergisi Kanununda yapılan son değişiklik, tasfiye sonrasında yöneticilerin, ortakların ve tasfiye memurlarının varlığından tahsilat imkanını açmış ve mali idareye yasal dayanak sağlamıştır.
- Kanuni temsilcilerin sorumluluğu
Bilindiği gibi, şirketlerde kanuni temsilcilerin, tasfiye memurlarının ve şirket ortaklarının, vadesinde ödenmemiş amme alacağına ilişkin sorumlulukları üç ayrı yasada, Kurumlar Vergisi Kanunu, Vergi Usul Kanunu ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da düzenlenmiştir.
Şirketlerde tasfiye nedenleri dikkate alındığında, farklı aşamalarda (tasfiye öncesinde, tasfiye aşamasında ve tasfiye sonrasında) sorumluluğun söz konusu olduğunu görmekteyiz.
1.1 Tasfiye öncesi sorumluluk
VUK’un 10. maddesinde yer alan düzenleme, limited ve anonim şirketler bazında sorumluluğun, ilke itibariyle, ilgili dönemlerde temsil yetkisi sahibi sıfatıyla görev alan yöneticilere düştüğünü belirtmektedir. 6183 no.lu Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun; henüz tüzel kişiliğini koruyan ve faaliyetini sürdüren bir işletmeden kısmen veya tamamen tahsil edilemeyen alacaklar için, yönetici ortakların ve kanuni temsilcilerin mal varlığından tahsilat yapılması olanağı vermektedir.
1.2 Tasfiye aşamasında sorumluluk
Tasfiyeye girmiş şirketlerin amme borcundan kaynaklanan ödeme yükümlülüğü, 6183 sayılı Yasa doğrultusunda tasfiye memurlarına aittir. Ayrıca, tasfiye ve tasfiye hükmünde sayılan birleşme halinde bulunan şirketlerin borçlarının ödeme yükümlülüğü hakkında, Kurumlar Vergisi Yasasının hükümleri geçerlidir.
1.3 Tasfiye sonrasında sorumluluk
Tasfiye sonrasında sorumluluk uygulaması, ihtilaflı amme alacağının ödenmesi noktasında sorunlara yol açmıştır. Zira, amme alacağının işletmeden takip yoluyla tahsil edilebilmesi;
- Bir yandan, şirketin tüzel kişiliğinin ortadan kalkması nedeniyle,
- Diğer yandan da, artık hukuki varlığı bulunmayan şirketin temsilci ve yönetici ortaklarının temsil yetkisinin bulunmaması dolayısıyla mümkün değildi. Fakat vergi idaresi, yasal hükme dayanmadan, hem borçlu şirket adına ve ayrıca temsilci/ortaklar adına ödeme emri düzenlemek suretiyle amme alacağının tahsil edilmesi çabasını sürdürmekteydi. Ancak, tebliğ edilen ödeme emirlerinin muhatabı kişilerin açtıkları davalarla ilgili verilen kararlar belirttiğimiz sebeplerle Hazine aleyhine sonuçlandığından, tahsilât yapılamamaktaydı.