Tercümanlık faaliyeti ne şekilde vergilendirilecektir? Sorusu müşterilerimizin de bize çok sorduğu bir sorudur bu soruyu Gelir Vergisi ve Katma değer vergisi açısından ayrı ayrı inceleyerek kanunlarımızın ve kanun koyucunun bakışını doğru anlayabiliriz bizde bu makalemizde bu bakış açısın ile konuyu inceleyeceğiz
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 65. maddesinde; ‘’Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.” tanımlamasını yapmıştır. Serbest meslek faaliyeti; “sermayeden ziyade şahsi mesaiye ilmi ve mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.” hükmüne yer verilmiştir. Aynı Kanunun ‘’Serbest Meslek Erbabı” başlıklı 66. maddesinde; ‘‘Serbest meslek faaliyetini mutad meslek halinde ifa edenler serbest meslek erbabıdır. Serbest meslek faaliyetinin yanında meslekten başka bir iş veya görevle devamlı olarak uğraşılması bu vasfı değiştirmez…..” hükmü yer almıştır.
Bu çerçevede; yapılacak tercüme faaliyeti dolayısıyla elde edilen kazancın serbest meslek kazancı hükümlerine göre vergilendirilmesi gerekmektedir.
Eserlerin neşir, temsil, icra ve teşhir gibi suretlerle değerlendirilmesi karşılığında alınan bedel ve ücretler istisnaya dâhildir. Yukarıda yazılı kazançların arızi olarak elde edilmesi istisna hükmünün uygulanmasına engel teşkil etmez.
Serbest meslek kazançları istisnasının bu Kanunun 94. maddesi uyarınca tevkif suretiyle ödenecek vergiye şümulü yoktur.” hükmü yer almıştır.
a) 18. madde kapsamına giren serbest meslek işleri dolayısıyla yapılan ödemelerden % 17, Bu açıklamalara göre, tercüme faaliyeti 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu hükümlerine göre tanımlanan çalışmalar arasında yer aldığının belgelendirilmesi halinde, söz konusu çalışmalardan dolayı elde edilecek hasılata münhasır olmak üzere Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesinde yer alan istisnadan faydalanılması mümkün bulunmaktadır. Ayrıca, söz konusu tercüme faaliyeti istisna kapsamında bulunması durumunda Kanunun 94. maddesinin birinci fıkrasına istinaden tevkifat yapmak mecburiyetinde olanlarca tercümana yapılacak ödemelerden gelir vergisi tevkifatı yapılacağı ve istisna hadleri içinde kalan bu kazançlar için yıllık beyanname verilmeyeceği unutulmamalıdır. Yine, Gelir Vergisi Kanununun 18. maddesi kapsamında değerlendirilmeyecek tercüme faaliyetine istinaden elde ettiğiniz serbest meslek kazancı dolayısıyla , tarafınıza yapılacak ödemeler üzerinden ise Kanunun 94. maddesinin 2/b bendi uyarınca gelir vergisi tevkifatı yapılacağı unutulmamalıdır.
b) Diğerlerinden % 20 olarak belirlenmiştir.
KDV Kanununun 1/1. maddesine göre serbest meslek faaliyeti kapsamındaki teslim ve hizmetler KDV ye tabidir. Derken Kanunun 20. maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde katma değer vergisi matrahının, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu; bedel deyiminin ise malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği hükme bağlanmıştır. Bu hükümler çerçevesinde; ifa edilen tercümanlık hizmeti karşılığında tahsil edilen (gelir vergisi kesintisi dahil) toplam bedel, KDV matrahı kabul edilecek, vergi de bu bedel üzerinden hesaplanarak beyan edilecektir.
Ayrıca Kanunun 24/b maddesi uyarınca vergi, resim, harç, pay, fon karşılığı gibi unsurların katma değer vergisi matrahına dahil olması zorunludur.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 1 inci maddesiyle gerçek kişilerin gelirleri gelir vergisine tabi tutulmuş olup gelirin bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarı olduğu belirtilmiştir. Kanunun 3 üncü maddesinin 1 numaralı bendinde ise, Türkiye’de yerleşmiş olan gerçek kişilerin Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden tam mükellefiyet esasında vergilendirileceği hükme bağlanmıştır. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 4 üncü maddesinde; “Aşağıda yazılı kimseler Türkiye’de yerleşmiş sayılır: Bu hükümlere göre, ikametgahı Türkiye’de bulunan veya bir takvim yılı içinde Türkiye’de devamlı olarak altı aydan fazla oturan gerçek kişiler Türkiye’de yerleşmiş sayılacaklarından, elde ettikleri gelirlerin tam mükellefiyet esasına göre gelir vergisine tabi tutulması gerekmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 65 inci maddesinde; “Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 66 ncı maddesinde de; “Serbest meslek faaliyetini mutat meslek halinde ifa edenler, serbest meslek erbabıdır. Serbest meslek faaliyetinin yanında meslekten başka bir iş veya görev ile devamlı olarak uğraşılması bu vasfı değiştirmez…”hükümlerine yer verilmiştir.
Ayrıca, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Serbest Meslek Kazanç Defteri” başlıklı 210. maddesinde;
“Serbest meslek erbabı bir (Kazanç defteri) tutarlar.
“Makbuz Mecburiyeti” başlıklı 236. maddesinde ise; “Serbest meslek erbabı, mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilatı için iki nüsha serbest meslek makbuzu tanzim etmek ve bir nüshasını müşteriye vermek, müşteri de bu makbuzu istemek ve almak mecburiyetindedir.” hükümleri yer almaktadır.
Bu hükümlere göre, tercüme hizmeti veren gerçek kişilerin, bu hizmetlerinin süreklilik arz etmesi ve kendi nam ve hesaplarına yapılması durumunda, serbest meslek kazanç defteri tasdik ettirmeleri ve mesleki faaliyetleri ile ilgili her türlü tahsilatını serbest meslek makbuzu ile belgelendirmeleri gerekmektedir. Dolayısıyla, yaptığınız tercüme işinin süreklilik arz etmesi halinde; söz konusu faaliyetiniz dolayısıyla serbest meslek defteri tasdik ettirmeniz ve serbest meslek makbuzu düzenlemeniz gerekmektedir.
Diğer taraftan Gelir Vergisi Kanunu’nun 82.i maddesinde, arızi olarak yapılan serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla tahsil edilen hasılatın vergiye tabi arızi kazanç olduğu belirtilmiştir. Bunun için, serbest meslek faaliyetine konu işin devamlılık arz edecek şekilde yapılmaması ve bu işin mutad meslek haline getirilmemesi gerekmektedir.
Burada önemli olan Anlaşma hükümlerinin uygulanabilmesi için Vergi Dairesi Başkanlığından alacağınız Türkiye’de tam mükellef olduğunuzu ve tüm dünya kazançları üzerinden Türkiye’de vergilendirildiğinizi gösteren bir mukimlik belgesini çalıştığınız ülke vergi sorumlularına ibraz etmeniz gerekmektedir.
Öte yandan, “Türkiye Cumhuriyeti ile hizmet verilen ülke Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması” var ise.
Anlaşma hükümleri çerçevesinde vergilendirilip vergilendirilmediğine de bakmak gerekir.
Yurtiçinde faaliyet gösteren mukim bir şirketin, yurtdışından tercüme hizmeti satın alımında vergi kanunlarında yer alan bazı yükümlülükleri yerine getirmesi gerekmektedir. Bu kapsamda kurum stopajı ve katma değer vergisi öne çıkmakta ancak söz konusu mukim ülke ile Türkiye arasından çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması bulunması durumunda ise ilgili anlaşma hükümlerine göre davranılması da unutulmamalıdır.
193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 65. maddesinde; “Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır. Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmıyan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.” hükmü yer almaktadır. Kanuna göre tercümanlık özel mesleki bilgi ve maharet gerektiren bir faaliyettir. Dolayısıyla yurt dışında mukim tercümanın Türkiye mukimi bir şirkete sağladığı tercümanlık hizmeti, serbest meslek hizmeti niteliğindedir. Diğer taraftan, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun “Tam ve Dar Mükellefiyet” başlıklı 3. maddesinin ikinci fıkrasında; Kanunun birinci maddesinde sayılı kurumların (Sermaye şirketleri, Kooperatifler, İktisadî kamu kuruluşları, Dernek veya vakıflara ait iktisadî işletmeler ve İş ortaklıkları) kanuni ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye’de bulunmayanların sadece Türkiye’de elde ettikleri kazançları üzerinden dar mükellefiyet esasında vergilendirileceği hükme bağlanmıştır. Kanuni merkezden maksat, vergiye tabi kurumların kuruluş kanunlarında, tüzüklerinde, ana statülerinde veya sözleşmelerinde gösterilen merkezdir. Yine maddenin üçüncü fıkrasının (c) bendinde ise Türkiye’de elde edilen serbest meslek kazançları dar mükellefiyette kurum kazancını oluşturan kazanç ve iratlar arasında sayılmıştır. Mezkûr Kanun’un “Dar Mükellefiyette Vergi Kesintisi” başlıklı 30. maddesinde ise; dar mükellefiyete tabi kurumların maddede sayılan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dâhil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmıştır. Maddenin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca dar mükellefiyete tabi kurumların Türkiye’de elde ettikleri serbest meslek kazançları üzerinden kurumlar vergisi tevkifatı yapılması öngörülmüştür.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37. maddesinde; “Her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazançtır.” hükmüne,65’inci maddesinde; “Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır. 66/2’nci maddesinde ise, “Bizzat serbest meslek erbabı tarifine girmemekle beraber serbest meslek erbabını bir araya getirerek teşkilat kurmak veya bunlara sermaye temin etmek suretiyle veya sair suretlerle serbest meslek kazancından hisse alanlar;” hükmüne yer verilmiştir. Konu ile ilgili olarak yayımlanan 221 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin “1.1. Serbest Meslek Faaliyeti” başlıklı bölümünde; “…bir faaliyetin serbest meslek faaliyeti olup olmadığı, faaliyetin; -sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilme veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanması, -bir işverene bağlı olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılması, -devamlı olması, Unsurlarını taşıyıp taşımadığına bağlı bulunmaktadır.” açıklamasına, “1.2. Serbest Meslek Erbabı” başlıklı bölümünde ise; “10. Gelir Vergisi Kanununun 66 ncı maddesinde serbest meslek faaliyetini mutad meslek halinde ifa edenler serbest meslek erbabı olarak tanımlanmıştır. Buna göre, bir kimsenin serbest meslek erbabı olabilmesi için hem serbest meslek faaliyetinde bulunması hem de bu faaliyeti mutad meslek halinde yapması gerekmektedir.” açıklamasına yer verilmiştir. Ticari faaliyet, bir tür emek-sermaye organizasyonuna dayanmakta olup, kazanç sağlama niyet kastının bulunup bulunmaması, böyle bir organizasyon tarafından icra edilen faaliyetin ticari faaliyet olma niteliğine etki etmemektedir. Ancak, bir faaliyetin ticari faaliyet sayılabilmesi için, kazanç sağlama niyet ve kastı gerekmemekle birlikte, faaliyeti icra eden organizasyonun bütün unsurlarıyla birlikte değerlendirildiğinde kazanç sağlama potansiyeline sahip olması gerektiği ortaya çıkmaktadır.
Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 172’nci maddesinde anılan Kanuna istinaden defter tutmak mecburiyetinde olan gerçek ve tüzel kişiler tek tek sayılmak suretiyle belirtilmiştir. Anılan Kanunun 176’ncı maddesinde ise, tüccarlar defter tutma bakımından; I’inci sınıf tüccarlar, (bilanço esasına göre) ve II’nci sınıf tüccarlar, (işletme hesabı esasına göre) olmak üzere iki sınıfa ayrılmışlardır. Ayrıca mezkur Kanunun 182’nci maddesinde yevmiye defteri, defter-i kebir ve envanter defteri bilanço esasına tabi mükelleflerin tutmak zorunda oldukları defterler arasında sayılmış olup, 193’üncü maddede ise işletme hesabı esasına tabi mükelleflerin işletme hesabı defteri tutacakları belirtilmiştir.
Buna göre; söz konusu tercümanlık hizmetinin bizzat tarafınızca verilmemesi nedeniyle, serbest çalışan tercümanlara yaptırdığınız tercüme hizmetinin devamlı bir ticari organizasyon yapısına sahip olduğu anlaşıldığından, bu faaliyet nedeniyle elde edilecek kazancın Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilmesi, bu faaliyet ile ilgili olarak fatura düzenlenmesi ve Vergi Usul Kanununun 177’nci maddesinde 6 bent halinde sayılan şartlardan birinin taşınması halinde bilanço esasına göre, aksi takdirde işletme hesabı esasına göre defter tutulması gerekmektedir.