5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde, kurumların en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların %50’lik kısmının kurumlar vergisinden müstesna olduğu, ( (Mülga parantez içi hüküm: 15/7/2016-6728/56 md.) bu istisnanın satışın yapıldığı dönemde uygulanacağı ve satış kazancının istisnadan yararlanan kısmının satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulmasının ve satış bedelinin satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesinin şart olduğu, bu sürede tahsil edilmeyen satış bedeline isabet eden istisna nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergilerin ziyaa uğramış sayılacağı, aynı şekilde istisna edilen kazançtan beş yıl içinde sermayeye ilave dışında herhangi bir şekilde başka bir hesaba nakledilen veya işletmeden çekilen kısmına uygulanan istisna dolayısıyla zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergilerin de ziyaa uğramış sayılacağı, menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları değerlerin satışından elde ettikleri kazançların istisna kapsamı dışında olduğu hükme bağlanmıştır.1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “5.6.2.3. İstisna uygulamasına ilişkin şartlar” başlıklı bölümünde, söz konusu istisnadan faydalanılabilmesi için gerekli şartlar açıklanmıştır şirket bu şartları birlikte sağlanması kaydıyla gayrimenkul satışını ilişkin kazancın anılan %50 lik kısmını istisnaya konu etmesi mümkündür.
- Birinci fıkrasında; kurumların, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunmaları durumunda, kazancın tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılacağı; alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemlerin her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirileceği,
- İkinci fıkrasında; ilişkili kişinin kurumların kendi ortakları, kurumların veya ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek kişi veya kurum ile idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu ya da nüfuzu altında bulundurduğu gerçek kişi veya kurumları ifade ettiği; ilişkinin doğrudan veya dolaylı olarak ortaklık kanalıyla oluştuğu durumların örtülü kazanç dağıtımı kapsamında sayılması için en az %10 oranında ortaklık, oy veya kâr payı hakkının olması şartı arandığı, ortaklık ilişkisi olmadan doğrudan veya dolaylı olarak en az %10 oranında oy veya kâr payı hakkının olduğu durumlarda da tarafların ilişkili kişi sayıldığı, ilişkili kişiler açısından bu oranların topluca dikkate alınacağı,
- Üçüncü fıkrasında; emsallere uygunluk ilkesinin, ilişkili kişilerle yapılan mal veya hizmet alım ya da satımında uygulanan fiyat veya bedelin, aralarında böyle bir ilişkinin bulunmaması durumunda oluşacak fiyat veya bedele uygun olmasını ifade ettiği…,
- Dördüncü fıkrasında; kurumların, ilişkili kişilerle yaptığı işlemlerde uygulayacağı fiyat veya bedelleri, bu fıkrada belirtilen yöntemlerden işlemin mahiyetine en uygun olanını kullanarak tespit edeceği…,
- Altıncı fıkrasında; tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazancın, Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunlarının uygulamasında, bu maddedeki şartların gerçekleştiği hesap döneminin son günü itibarıyla dağıtılmış kâr payı veya dar mükellefler için ana merkeze aktarılan tutar sayılacağı,hükme bağlanmıştır.
Aralarında ilişki bulunmayan gerçek kişi veya kurumlar arasındaki işlemlerde fiyat, piyasa koşullarına göre belirlendiğinden, ilişkili kişiler arasındaki işlemlerde de aynı koşullar geçerli olmalıdır. Dolayısıyla, taraflar arasındaki ilişkinin mal veya hizmet fiyatlandırmasına herhangi bir etkisi bulunmamalıdır.
İlişkili kişiler arasındaki mal veya hizmet alım ya da satım işlemlerinde uygulanan fiyat veya bedelin piyasa fiyatını yansıtmaması durumunda, ilişkili kişiler arasındaki işlemlerde uygulanan bu fiyat veya bedelin emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit edildiği kabul edilecektir…” açıklamalarına yer verilmiştir.
Dolayısıyla, şirketin aktifinde kayıtlı bulunan gayrimenkülün şirket ortağının eşine satışı işleminde uygulanan bedelin emsallere uygun olması gerekmektedir. Emsallere uygun satış bedelinin tespitinde 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunumuzun 13’üncü madde hükmü ve 1 seri no.lu Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğinde açıklanan yöntemlerden işlemin mahiyetine en uygun olanının kullanılacağı tabiidir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, iki yıldan fazla süredir şirketinizin aktifinde bulunan işletme binasının şirket ortağının eşine satışından elde edilen kazancın %50’lik kısmının Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında maddede sayılan diğer şartların da sağlanması koşuluyla kurumlar vergisinden istisna edilmesi mümkün bulunmaktadır. Ancak, emsallere uygun bedel ile satış bedeli arasındaki fark için Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında istisnadan yararlanılması mümkün olmayacaktır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanunumuzun; Buna göre, iki yıldan fazla süredir şirketinizin aktifinde bulunan işletme binasının şirket ortağının eşine satışı işlemi Katma Değer Vergisi Kanununun 17/4-r maddesi hükmüne göre KDV’den istisnadır.
Kurumlar Vergisi Kanunu(KVK)‘’5.maddesi’’nin‘‘1.’’fıkrasının‘‘e’’bendi 1SeriNolu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği‘‘5.’’ve‘‘6.’’maddeleri, Katma Değer Vergisi Kanunu(KDVK)‘‘17.maddesi’’nin‘‘4.’’fıkrasının‘‘g’’bendi İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı B.07.1.GİB.4.34.18.01-003.01-619 özelge Trabzon Vergi Dairesi Başkanlığı 26468226-125.05.04[ÖZG-5-2016]-36342 özelge