Bu makalemde Vergi Müfettişlerinin vergi zıyaı cezası kestikleri naylon fatura düzenleyici veya kullanıcı tespiti yaptıkları incelemelerdeki durumları 8 başlık altında Yargıtay kararları ışığında irdeleyeceğim.
Defter belge ibraz etmeme maddi zarar değildir. Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi içerisinde belli koşullar yerine getirildiğinde ceza kararının hiçbir sonuç doğurmayacak şekilde ortadan kaldırılması davanın düşmesine neden olan bir ceza muhakemesi kurumudur. Vergi kaçakçılığı suçu nedeniyle verilen hapis cezası hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi mümkündür. dosyaya intikali, suça konu faturaları hangi tarihte, kimden ve hangi ilişkiye dayanılarak aldıkları hususunda ilgili kişi ve şirket yöneticilerinin dinlenmesi, ödeme belgeleri araştırılarak temini halinde şirketlerin defter ve belgeleri üzerinde karşılaştırılmalı inceleme yaptırılması suretiyle toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirilerek sonucuna göre hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi hukuka aykırı olup kararın bozulması gerekir (Yargıtay 21.CD – Karar: 2016/5093). Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair 5271 Sayılı CMK’nın 231/6-c maddesi gereği sanık sadece somut maddi zararları karşılamak zorundadır. Defter ve belge ibraz etmemek suçunda (defterleri gizleme) somut bir maddi zarardan söz edilemeyeceği dikkate alındığında, sanık hakkında zararın karşılanmaması gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması (hagb) kararı verilmemesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 19.CD-Karar: 2015/8052).
defter ve belgelerin bir kısmını eksik ibraz etmesinin nedeninin muhasebe kayıtlarını tutan kişinin ortadan kaybolmasından kaynaklandığını savunması karşısında; maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından, vergi suçu raporunda belirtilen 26/09/2012 tarihli ve AGB-A-2200/77-12 Sayılı defter ve belgeleri isteme yazısının onaylı bir suretinin getirtilerek defter ve belgelerin hangi amaçla istendiğinin tespit edilmesi, sanığın bahse konu döneme ilişkin muhasebe işlemlerini yapan şahsın belirlenmesi ile sanığın savunmalarının araştırılması sonrasında hasıl olacak sonuca göre bir karara varılması gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 5. Ceza Dairesi – Karar: 2019/3291
Sanıkların atılı suçu kabul etmedikleri dikkate alınarak; suça konu faturaları kullanan kişi veya şirket yetkilileri dinlenerek faturaları kimden, hangi ticari ilişkiye dayanarak aldıkları konusunda beyanlarının alınması, gerektiğinde faturalar üzerindeki imzaların sanıkların eli ürünü olup olmadığı konusunda bilirkişi raporu alınması, bunların yanında sahte olduğu iddia olunan faturaları kullanan kişi veya şirketler hakkında karşıt inceleme yapılmadığı görülmekle, bu kişi veya şirketler hakkında düzenlenmiş ise vergi tekniği raporları ve eklerinin onaylı örnekleri getirtilerek, anılan raporlarla ilgili olarak faturaları kullanan kişi veya şirket yetkilileri hakkında dava açılmış olup olmadığının ilgili vergi dairesinden araştırılması, açıldığının tespiti halinde dava dosyaları getirtilip incelenerek bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dava dosyasına intikal ettirilmesi, faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi yönünden mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyeleri, teslim ve tesellüm belgeleri, bedelinin ödendiğine dair ticari teamüle uygun, kanıtlama yeterliliği olan banka hesapları ve kasa mevcuduyla uyumlu geçerli belgeler, faturaları kullananların yeterli mal girişi veya üretimi olup olmadığı da dikkate alınarak faturaları kullanan kişi veya şirketlerin ticari defter ve belgeleri üzerinde gerekli görülmesi halinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasından sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sanıkların hukuki durumlarının belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde hükümler kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 21. Ceza Dairesi – Karar:2016/4663). Dosyanın incelenmesinden, vergi tekniği raporu ihbarname ile birlikte tebliğ edilmemiş ise de 21.10.2013 tarihinde müstakil olarak tebliğ edilerek davacının, yargılama aşamasında uyuşmazlık konusu olaya ilişkin ayrıntılı açıklamalarını yapmak suretiyle savunma hakkını kullandığı, haklılığını ortaya koymaya yönelik delillerini dilekçe ekinde dosyaya ibraz ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacının, yukarıda nitelikleri belirtilen savunma hakkının kısıtlanmadığı ve temel haklarının ihlal edilmediğinin anlaşılması karşısında Mahkemece uyuşmazlığın esasının incelenmesi suretiyle, davacının vekalet ücretine ilişkin iddiaları da dikkate alınarak yeniden karar verilmek üzere, ısrar kararının bozulması gerekmektedir. (Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu – Karar: 2016/83).
Sanıkların sahte fatura düzenleme suçunu işledikleri iddiasıyla açılan kamu davasında, öncelikle sahte fatura düzenleme suçunun oluşabilmesi için düzenlenen faturaların 213 Sayılı VUK’nun 230. maddesinde sayılan zorunlu unsurları taşıması gerektiği aksi takdirde ilgili Kanunun 227/3. maddesine göre hiç düzenlenmemiş sayılacağı cihetle; sanıkların düzenledikleri iddia olunan faturaların asılları veya onaylı örneklerinin vergi dairesinden sorulup dosya arasına konulmasından sonra incelenerek Kanunda öngörülen şekil şartlarını taşıyıp taşımadıklarının tespit edilmesi, suça konu faturaları kullanan kişi ve şirket yetkilileri dinlenerek faturaları kimden, hangi ticari ilişkiye dayanarak aldıkları konusunda beyanlarının alınması, gerektiğinde faturalar üzerindeki yazı ve imzaların sanıkların eli ürünü olup olmadığı konusunda bilirkişi raporu da alındıktan sonra toplanan tüm delillere göre sanıkların hukuki durumlarının belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde mahkumiyet kararları verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 11. Ceza Dairesi – Karar: 2017/1610).
YARGITAY 19. CEZA DAİRESİ Esas Numarası: 2015/2757 Karar Numarası : 2015/2003Karar tarihi: 27.05.2015 Yargıtay piyasada naylon fatura diye anılan Sahte Muhteviyatı İtibarıyla Yanıltıcı Belge suçlarında içtihat değiştirdi. Yargıtay kararında faturalar da ki yazı ve imzaların sanığa ait olup olmadığının araştırılması gerektiğine hükmetti. Karar bu suçların kovuşturulmasında bir yenilik. Yargıtay’ın bu kararı cezaların kişiselliği ilkesine uygun düşmektedir.
Yine vergi usul Kanunun 333. maddesindeki “359. maddede yazılı fiillerin işlenmesi halinde 359., 360. maddelerde öngörülen cezaların bu fiilleri işleyenler hakkında hükmolunacağının (Yargıtay 21. Ceza Dairesi- Karar: 2017/1529). Sayılı kararda” düzenleme karşısında; …’nin 25.01.2008 tarihinde yayınlanan Türkiye Ticaret Sicili Gazetesiyle 20 yıl şirket müdürünün diğer sanık … olduğu, sanık …‘ın söz konusu sahte faturalardan dolayı sorumluluğunun bulunduğuna dair herhangi bir tespitin yapılmadığı göz önünde bulundurularak sanık … hakkında 2008 takvim yılında sahte fatura düzenlemek suçundan beraat kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulmuş olması bozma nedenidir.
Danıştay’ın, özellikle son yıllarda verdiği kararlarda “sahte fatura” konusuna yaklaşımı ise, konunun detaylı bir şekilde araştırılıp aşağıda belirtilen tespitler yapılmadan ezbere bu kanaate varılamayacağı doğrultusundadır. (Danıştay 4. D.’nin, 26.04.2007 tarih ve E.2006/1742, K.2007/1408 sayılı Kararı Danıştay, konu hakkında aşağıda yer alan tespitlerin yapılmasını şart koşuyordu:
Danıştay 4. Daire, 1998/1859 esas, 1999/1978 karar ve 13.51999 tarihli kararında faturayı veren mükellefin işini terk etmesini, adresinde bulunmamasını sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanmaya kanıt olarak kabul etmemiştir.