Ana Sayfa / Gündemden / 15 Temmuz’un Ardından Bir Analiz

15 Temmuz’un Ardından Bir Analiz

15 Temmuz’da TSK içerisindeki FETÖ mensubu bir grup subay tarafından Genelkurmay Başkanlığı Karargahında başlatılan darbe girişimi, tüm yurtta yaklaşık 22 saatte kontrol altına alındı.

Türkiye tarihinde 15 Temmuz 2016, kanlı bir ilk olarak anılacaktı. Türk Silahlı Kuvvetleri’ nin içine sızmış Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensubu askerlerin başlattığı darbe girişimi; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a suikast düzenlemeyi, Anayasal düzeni ve Parlamenter sistemi yıkarak bir cunta hükumeti kurmayı hedefliyordu. 15 Temmuz gecesi başlayan kalkışma, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ulusal medya üzerinden yaptığı ve halkı demokrasiyi korumak için meydanlara çağırdığı konuşma sonrası seyir değiştirdi.

On binlerce silahsız, sivil gösterici demokrasiyi ve seçilmiş hükumeti korumak için sokağa çıktı. Dünya tarihinde örneği görülmemiş bir darbe karşıtı pasif direniş sonrası darbe püskürtüldü.

16 Temmuz 2016 sabahı Türkiye’nin uyandığı manzara trajikti. Askeri helikopterler, tanklar ve F-16’lar, Ankara ve İstanbul’da terörün hakim olduğu bir gece yaşatmıştı. FETÖ’cü teröristler geride 250 şehit, 2 bin 740 gazi bırakmıştı. Türkiye Büyük Millet Meclisi 11 kere bombalanmış; Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, polis karargahları ile Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) binalarına saldırılmış; medya kurumları hedef alınmıştı. Türkiye sadece tarihinin en kanlı darbe girişimine değil, aynı zamanda en kapsamlı terör saldırısına maruz kalmıştı.

Darbe girişiminin başladığı saatlerde Amerika’da öğle saatlerini yaşıyordu.Obama bilgilendirildiği halde, Pentagon hareketlendiği halde, ABD’li yöneticilerden tek bir açıklama gelmemişti. Demokrasiyi savunmak için koskoca bir süper güç, ses çıkaramıyor, özgürlükler ülkesinin yöneticileri asker kılıklı teröristlerin Türkiye’deki işgal girişimini izlemekle yetiniyordu. Darbe girişiminin başladığı saatlerde sessizliğe gömülen ABD, darbenin başarıya ulaşamayacağı anlaşıldığında 2 saat sonra Türkiye’ye destek açıklaması yapıyor,

ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, darbe girişiminden sonra Türkiye’ye yaptığı ziyaret sırasında 15 Temmuz darbe girişiminin Türkiye’nin 11 Eylül’ü olduğu tespitinde bulunuyordu. Türk halkının demokrasiyi ve seçilmiş iradeyi korumak için gösterdiği direniş ise tüm dünyada takdir toplayacaktı. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama, darbe girişimi için şu sözleri sarf edecekti: “Demokratik yollarla seçilmiş hükumete karşı haince eyleme girişen ordu mensupları vardı. Ancak cesaret verici olan şey, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı olanların bile içinde bulunduğu ve bunun kabul edilemez olduğunu söyleyen Türk halkıydı.”

Darbe başarısız olunca  Amerika dahil batıdan açıklamalar ardı ardına geldi.

Sözüm ona demokrasinin yanındaydılar…

Fetö’nün izleri ABD’nin istihbarat servisi CIA’in gölgesine düşüyordu.

Peki neden Amerika ve Avrupa ülkeleri sustu?

Nedeni ABD’nin ve batı ülkelerinin stratejik konumdaki ülkelere karşı uyguladığı derin politikalarda gizliydi. ABD emperyalizminin, kendisi için uydu ülke güdümünde olmayanlara uyguladığı kan kusturma yöntemidir böl-parçala-yönet politikası.

15 Temmuz gecesi gerçekleşen darbe girişimi aslında çok önceden başlayan bir hükumeti devirme stratejisinin son perdesi olacaktı. Tüm bu operasyonlar ile seçilmiş hükumeti devirmeyi başaramayan Emperyalist güçlerin maşası FETÖ, elinde kalan son kale olan, asker içindeki yapılanması ile örtük bir darbe girişimini kanlı bir kalkışmaya dönüştürecekti.

Peki neydi bu ülkenin ekmeğini yiyip okullarında okuyan fakat dış güçlerin kontrolünde hareket edip kendi halkının üstüne bomba atan kurşun sıkan  içimizden hain maşaların tavrının sebebi.

Aslında çok açık Emperyalist güçler güçlenen, kendi kontrolleri dışında bir Türkiye’nin olmasını istemiyor. Türkiye küçük, güçsüz bir ülke olursa rahat olacaklarını, bölgeyi diledikleri gibi kontrol edebileceklerini düşünüyorlar. Sakin kontrol edilebilir bir Türkiye’nin varlığını menfaatlerine uygun görüyorlar. Bu ülke güçlendikçe adı değişse de hep bir sorunla karşı karşıya kalmasını sağlıyorlar.

Bu bazen Ermeni sorunu, bazen 12 eylülü getiren kardeş kavgası, bazen doğumuzda yaşanan terör olayları bazende son yaşadığımız 15 Temmuz hain darbe girişimi oluyor.

Söz konusu güçler, Orta doğu gibi hassas dengelerin olduğu bir bölgede her türlü operasyonu diledikleri gibi yürütmek istiyorlar. Fakat Türkiye’nin bölgede güçlü ve lider olması onlar açısından bir zorluk oluşturuyor. Türkiye güçlendikçe, sözü geçen bir gücün bölgedeki varlığından tedirgin oluyorlar.
Birtakım karanlık güçler Türkiye’nin Güneydoğusunda karmaşanın huzursuzluğun gerçekleşmesi gerektiğine inanıyor ve bu nedenle oradaki karışıklıkların son bulmamasını istiyorlar.
Onların planlarına göre o bölgenin bir an önce güçlü Türkiye’den koparılması gerekiyor .

Kendi kirli planlarına göre Kürt kardeşlerimizi orada o kan denizinin içinde boğmayı planlıyorlar.

Bölgede terörün var olması, söz konusu karanlık güçler için aynı zamanda bir gerekçe haline getiriliyor. Onlar, Amerika’nın ve diğer ülkelerin müdahalesi için “orada anarşi çıkaran komünist bir topluluk var” demeyi ve büyük bir savaş için planlarına uygun ortamın hazırlanmasını bekliyorlar. Türkiye devleti bir bütün halinde var oldukça bunu başaramayacaklarını biliyorlar. İşte bu yüzden bölünmenin gerçekleşmesi için her türlü yola başvuruyorlar.

Yapılması gereken Türk halkının birbirine sıkı sıkıya kenetlenmesidir. Bu ülkenin “Tek bayrak, tek devlet, tek millet, tek vatan” olduğunu herkese göstermek gerek. Bugün artık  tüm devlet erkanı, ülkesini, bayrağını, milletini seven  herkes sürekli “Türk devletinin asla bölünmeyeceğini” sürekli vurgulamalı, bu sinsi planları yapanların heveslerini kursaklarında bırakmalıdır.

Bugün artık birlik beraberlik içinde olma zamanıdır.

Savunma sanayinde artık kendi silahlarını üreten ekonomik sorunlarını çözme yoluna giren her alanda bir dönüşüm başladığını hepimiz görüyoruz. Bu dönüşüm ve istikrar halkın da gündeminde artık hasret kaldığı bu devlet görüntüsünü çok sevdi bu halk. Gurur duydu. Bir devletin olduğunu hissetmek de böyle bir şey işte.

Unutmayalım ki bu ülke bizim… Suriyelilerin sığınacağı bir Türkiye vardı. Bizim bizden başka kimsemiz yok. O halde bu oyunu bizim gibi düşünmeyenlere de doğru anlatmalı “ Ülkeni sev, vatanına devletine sahip çık ! ” mesajı ile kucaklaşmalıyız gün birlik ve devletle bütünleşme günüdür.

Milletimiz alın teriyle ve gerektiğinde kanıyla devletinin yanında olduğunu her zaman göstermiştir. Şimdide oynanan oyunun farkında İtidalli olarak Devletimizin yanında birlik ve beraberlik içinde olmak zamanıdır.

 

Hakkında nevzaterdag

Check Also

Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi UTTS Taktırma Zorunluluğu Geldi!

Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi Uygulama Genel Tebliğinde değişiklik yapılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete ‘de yayımlandı. …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir